Sonsuzluk, demiş Emily Dickinson, şimdilerden oluşur. Peki, insan yaşadığı anda olmayı nasıl başarabilir? Öteki şimdilerin hayaletlerinin araya girmesini nasıl önler? Kısacası, nasıl yaşayabilir ?
Sanatı, kitapları sevdiğim kadar seviyordum. Güzel bir tablo gördüğümde hissettiğim şeyi açıklamak zordu. Korku, mutluluk, heyecan ve hüznün bir karışımıydı; sanki birkaç saniyeliğine yumuşak bir ışık göğsümde ve midem- de parlıyordu. Bazen nefesim kesiliyordu ki bunun gerçek olduğunu bu tablonun önünde durana dek bilmiyordum. Eskiden yalnızca aptal âşıklar hakkındaki pop şarkılarında olduğunu düşünürdüm. Aynı hissi Emily Dickinson'ın bir şiirini okuduğumda yaşamıştım. Kitabımı odanın karşısına fırlatacak kadar heyecanlanmıştım. O kadar iyiydi ki sinirlenmiştim. Açıklamaya çalışacak olsam insanlar deli olduğumu düşünürdü, o yüzden açıklamıyordum..
Emily Dickinson yazıyor:
Peki, gerçekler,
biz onları geride bırakır bırakmaz
hayallere dönüşmüyor
mu?
Carl bana yazmıştı:
Onlar ölmüş gitmiş şeyler, anne.