.
EMİR: Ödlekliğe canı gönülden sığınıyordum,
çünkü öteki seçeneği, kaçmamın gerçek nedenini itiraf etmem demek, ASSEF'e hak vermem demekti:
"Bu Dünya'da hiçbir şey bedava değildi"
"....Belki de HASAN Baba' yı kazanmak için ödemem gereken bedeldi; kurban etmem gereken KOYUN.."
Dua ettim ki bu bir, Roman nefessiz kal vefasız Emir
.
Hasan'ı gördüm, Mavi uçurtma elindeydi.
Uçurmayı bana uzattı.
"Nerelerdesin? Seni arıyorum," dedim.
Bu sözcükleri söylemek, bir taş parçasını çiğnemekten farksızdı.
Hasan dirseğini yüzünden geçirdi, sümüğünü,
göz/yaşlarını sildi.
Mavi uçurtma başının belada olduğunu anlamıştı.......Kıskacımdan kurtulmak için umutsuzca debelendi, ama izin vermedim
"Kes onu! Kes onu!" hakırışlar güçlendi;
Gladyatörlere, «Öldür onu! Öldür onu!» diye bağıran Romalılara benziyorlardı.."
Az kaldı, Emir ağam! Az kaldı diye haykırıyordu
Hasan soluk soluğa.