Emma Goldman
"Sevmek, birini bulmak veya kazanmak değil, bir başkasında kendini bulmaktır."
Basın, gerçeği arayanlar için yeryüzünde bakılacak en son yerdir.
Reklam
Bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanmazsınız.
Ben, doğup büyümedim; “yoğruldum”. Hayatla birlikte, hayatın her alanında, düşe kalka yoğruldum.
Hayatın, insanın kendi suretinden yaratan beceriksiz bir Tanrı’nın üzerlerine musallat ettiği bir lanet olduğu öğretilmemiş midir? Bu yüzden çoğu insan, hayatı öteki dünyadaki cennete doğru giden bir nevi basamak olarak görür. Onlar ne hayatı yaşamaya cesaret ederler, ne de hayatın ruhunu kendilerine sunulduğu gibi anlarlar.
Pek çok insan hayata bakar, ama onu yaşamaz. Onların gördükleri hayatın kendisi değil sadece gölgesidir.
Reklam
138 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı beğendim. Okumanızı öneririm.Yazarın sade bir dili var.Zaten kitap kısa.Lakin bazı fikirlerine katılmamakla birlikte güzel fikirlerinde olduğunu düşünüyorum. Üzerine düşünülmesi gereken bir kitap.
Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir
Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim DeğildirEmma Goldman · Agora Kitaplığı · 20061,403 okunma
Dünya ulusları barışı sağlamak gibi kutsal bir taahhüt söz konusu olduğunda yüzyılların uluslararası hukukunu arkalarma alarak kitlesel kıyımlara başvurmaktan asla çekinmemişlerdir ki, Amerikan yasaları Amerika Birleşik Devletleri'nin de aynı suçları işlemesinin önünde engel teşkil etmez
Hayır, büyük öfkesiyle ayaklanması gereken tanrılar değildir, lNSAN'dır. lnsan, bütün ilahi varlıklarca kandırılmış, onların ruhani memurlarının ihanetine uğramış olan insan, dünyaya adalet getirmeyi kendisi üstlenmelidir.
Cariyle'ın söylediği gibi, "Savaş, kendi savaşlarını yürütemeyecek kadar korkak olan iki hırsızın kavgasıdır; bu yüz- den de bir bir köylerden oğlanları alıp onlara üniformalar giydirir, onları silahlandırır ve sırtlarını sıvazlayarak vahşi canavarlar gibi birbirlerini öldürmelerine sağlarlar.
Reklam
Her dönemde büyük fikirlerin ve özgürlük mücadelesinin savunucuları azınlıklar olmuştur.
Bu kadınların içlerinden pek azı başarılı olabilmiştir; kadın öğretmenler, kadın doktorlar, kadın avukatlar, kadın mimarlar ve kadın mühendis-ler, erkek meslektaşlarıyla ne aynı derecede itimat görürler ne de çabaları için aynı karşılığı alırlar. Ayartıcı eşitliğe ulaşanlarsa, bunun bedelini fiziksel ve psikolojik sağlıkların- dan ödün vererek ödemektedirler.
Fuhuşa itilen çaresiz kurbanlara reva görülen caniliklere karşı yasal tedbirler alınmadıkça, toplumdan erkeğin konumunu sarsan hiçbir adım gelmez. Bu yüzden kadın, yalnızca kendisini kullananların değil, resmi otoritenin meşruiyetiyle hareket eden her polis memuru, sefil dedektif, karakol memuru ve hapishane yöneticisinin de insafına terk edilmiş durumdadır.
Toplum, erkeğin . cinsel deneyimini, onun gelişiminin doğal gereği sayarken, kadının benzer deneyimine korkunç bir musibet, namusunu ve bir insanda bulunan bütün iyi ve güzel faziletleri kaybetmesi gözüyle bakar.
"Her toplum hak ettiği suçlulara sahiptir." Emma Goldman
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.