Biri karşıma geçip, bana kendince: "şu olursa, bu bunu yapardım.. Bu olursa bunu yapmam.. " demesini umursamam. İnsanlar artık, yaşanmışlıkları olmadan, çok bilmişce konuşuyor.
Ben ki, pürüzsüz ellere zarfı olan biri, yıpranmış bir el görünce, o kişi ile direkt diyalog kuran biriyim. Hayatında karşısına çıkan zorlukları, geçirdiği o kara günleri, anlatmasını büyük bir merak ile beklerim.. Karşı taraf anlatır, uzun uzun dinlerim.. Hayat toz pembe değil ki.. Her şey, yâr'dan ibarette değil. Yâr yerine, yâr'ı yaratana mı yönelsek? Yada ne bileyim..
Düşünce ve fikirlere saygı duysak..
Empati yoksunu olmasak..
Anlayışlı, ince düşünceli olsak..
Bencile ayak uydurmak kolay iş.
Sen hiç aksini yaptın mı?
Ve artık gerçekten kim beni seviyor,
Kim beni sevmiyor, anlamış değilim..
Gerçi pekte umrumda değil. :)
"Her şey, yaşa bakar.." diyenler, birde bana baksın..
Nasıl bir yaşamda, aldığım kararlar, yaptığım işler, başımı aşan düşler, ve başardığım hedefler..
Demem o ki, yaşamadan konuşanlar..
Empati ne bilmeden, yargılayanlar..
Az bilip, çok konuşmalar..
Şu mısralarım, umuyorum ki güzel bir cevap olur..
“Masaya yumruğumu vurduğumda; yüzünü düşürdüğüm her bir suratın varlığını sildim hayatımdan.”
Hani çok seviyordum ya..
Ortada yalan varsa, silmekte bir hayli kolay.