İrlanda’ya kaçıp, sizin gibi meslekten bir felsefeciyle karşılaşmam ironik bir durum; felsefeci diyorum, çünkü siz her ne kadar askerim deseniz de, aslında felsefecisiniz. Yalnız siz, aralarından ayrıldığım o insanlardan daha fazla ölüm saçıyorsunuz. En azından onların fikirleri -o saçmalıklara 'fikir’ payesi biçmek de yanlış gerçi ama- makineli tüfeklerle sokaklara saçılmaz, oysa sizin ölümcül soyutlamalarınız bir sürü insanın ölümüne yol açıyor. Tutkunuza sempati beslemediğimi sanmayın; bu haliyle dünyayı yalnızca bir deli onaylayabilir. Siz herşeyi bir çırpıda değiştirecek bir kaldıraca sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz; ancak bu, tam da karşı çıktığınız düşünürlerin pek sevdiği o bütünlük düşünden başka bir şey değil. Bu dönüşümün bedelini kim ödeyecek? Siz değil, halk. Siz kim oluyorsunuz da, insanları topu topu -o da eğer şanslıysanız- ekonomiyi farklı bir biçimde düzenlemeye yarayacak bir kıyamete sürüklüyorsunuz? Geçimlerini ineklerini sağarak kazanan insanlar açısından bu neyi değiştirecek ki? Bu süreçte insanları daha önceden sahip oldukları çok az şeyden de yoksun bırakırsanız ve o insanlar artık gün yüzü göremeyecek hale gelirlerse, o zaman o Hıristiyan cehenneminizde çekebileceğiniz en büyük eziyetler bile hafif kalır sizin için. Tarih barbarlıktır, elbette. Oysa ben, başka bir şeyi sökebileceğim korkusuyla, bu ağdan tek bir iplik çekerken dahi dehşet duygusunu yaşıyorum. Bu belki korkaklık; belki sizdeki kesinlik duygusuna da imreniyorum. Ama eninde sonunda kendi korkaklığımı sizin kesinliğinize tercih ederim. En azından daha az kan dökülür. Wittgenstein
331 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
#KÖRLÜK# İsmi bilinmeyen bir şehirde yaşayan ismi bilinmeyen insanlar, bir anda kör olmaya başlarlar ve körlük salgın olarak tüm şehre yayılır. Şehirdeki göz doktorunun eşi hariç herkes kör olur. Roman esasen, herkesin kör olduğu bu şehirde kör olmayan bu kişi üzerinden ( doktorun karısı ) görmek ile görmemek arasındaki ince çizgi üzerine
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105bin okunma
Reklam
Etik meselelerle ilgili olarak, hiçbir hayvan ya da bitki, etkileşimleri ne kadar karmaşık olursa olsun, şimdiye kadar, bireysel hakların ve görevlerin karşılıklı olarak tanındığı bir "toplumsal sözleşme" formüle etmemiştir. Yaşam biçimleri arasındaki karşılıklı ilişkileri etik davranışın habercisi olarak gören Kropotkin gibi yazarların
Eğer herkes sana bakıyorsa önemli olursun. Eğer hiç kimse sana bakmıyorsa adeta orada değilmiş gibi hissedersin, sanki yoksun, hiç varolmadın. İnsanların sana bakması, seninle ilgilenmesi sana enerji verir. Ego ilişkilerde varolur. İnsanların sana olan ilgisi arttıkça daha fazla ego elde edersin. Sana kimseler bakmazsa ego erir gider. Eğer herkes
383 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Uzun bir zamandan sonra sanki ilk kez inceleme yazıyorum gibi geldi bana. Gülseren Budayıcıoğlu ismini ve kitaplarını çok duymama rağmen tam da zamanında okuyabilme fırsatını buldum. Sanki kitabı okumuyormus gibi değil de karşımda biri varmış gibi o benimle, ben onunla konusuyormuş gibi okudum. İlk kitabı okumama rağmen akıcı yalın etkileyici
Madalyonun İçi
Madalyonun İçiGülseren Budayıcıoğlu · Remzi Kitabevi · 202010 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
Hatırlamak etik bir edimdir, kendi başına ve kendisi olarak etik değeri vardır. Hafıza ise, acı verici olsa da, ölülerle kurabileceğimiz tek bağdır. Başkalarının Acılarına Bakmak. Susan Sontag. Toplumda var olan kültürel, sosyal, politik bir çok değeri yıkan, insanlarda onarılması zor travmalara yol açan bir insanlık suçudur savaş.
Başkalarının Acısına Bakmak
Başkalarının Acısına BakmakSusan Sontag · Can Yayınları · 2023468 okunma
Reklam
209 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.