Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eğer özenle kurulmuş korunma mekanizmaları yıkılır­sa, görmezlikten gelme stratejileri artık işlememeye başlar­sa, eğer tepedeki koruyucu ekonomik ve toplumsal çerçe­ve dağılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için dayatıl­mış roller artık ödüllendirilmiyorsa, insan ancak o zaman tekrar kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır.
Sayfa 41
İ.S.374 yılında çocukların öldürülmesi ilk kez kanunen ceza kapsamına alındı. Ama ortaçağa kadar bebekler nehirlere, lağımlara, gübre yığınlarına atılmaya devam etti.
Sayfa 29
Reklam
Sadece korku ve ümitsizlik bile bir çocuğu kendi imkânlarına ve kendi kendiliğine yönelmekten uzaklaştırabilir. Yolunda böyle engeller varsa, o zaman çok varoluşsal bir biçimde kendine ihanet etmesinin önü açılır. Böylelikle kendi algılayışlarının yerine, otoritelerin beklentilerinin kendi beklentileri olduğu yanılsamasını yaratan yabancılaşmış bir kendilik geçer. Bu durum, başkalarının beklentilerinin üstlenilmesi, kendi yerine getirilmemiş beklentilerine karşı saldırganlık, başka kurbanlara karşı nefret ve kendilikte bir boşluk duygusu yaratır. Bizim uygarlığımızdaki yaşamı belirleyen de işte bu nefrettir
Nazi döneminin bize asıl öğrettiği de budur: Eğer yaşamın anlamı sadece başarıyla tanımlanıyorsa, o zaman aslında bir kimlik sahibi olmayan, fakat bu boşluğu toplumsal beklentilere göre doldurarak rol yapmayı beceren insanlar gerçekten başarılı olanlardır. Bunu görebilmekse , başarıyı insan oluşumuzun tek kriteri olarak görme yaklaşımını sorgulamakla mümkün olur.
Narsisizmin özü buradadır: "Doğru" tavrı, istenen görüntüyü sunmaktan dolayı kendini sevmek. Böyle insanların normlar aniden değiştiğinde "duygularını" büyük bir hızla değiştirebilmeleri, söz konusu olanın gerçek duygular olmadığını gösterir.
İnsana acı çektirildiği gerçeğinin karşısına çıkmak yerine imaj cilası atıldı, dışa karşı gerçek duyguları bastıran göstermelik duygular sergilendi. Göstermelik duygular bir imajın korunmasına yönelikti ancak ne olaya katılanlar, ne de izleyiciler gerçek duyguları algılamadılar. Duyguların taklit edilmesi karışıklık yaratıyor: Gerçek olmayan duygular bize duyguymuş gibi sunulduğunda bunları daha önce gelişen soyut düşünce süreçlerinin bir ifadesi olarak tanımakta zorlanıyoruz. Ama düşünceyi duygu olarak yorumlayıp tersine çevirenler, gerçekten hissettiklerine kendileri inandıkları için biz de, her ne kadar kuşkularımız ve çekincelerimiz olsa da, onlara inanma eğilimi gösteriyoruz.
Reklam
Aslında şiddetten etkileniyoruz, ama bizde yarattığı duygu kendimizden nefret oluyor ve bu da kendi içimizdeki şiddet eğilimini hakkaniyet maskesi ardında serbest bırakmamıza yol açıyor. Oysa kurbanlar karşısında duygudaşlık göstermiyoruz. Aksine kurbanlar bizde tedirginlik yaratıyor, hatta kendi içimizdeki kurbandan nefret etmeye zorlandığımız için kurbanlardan nefret ediyoruz.
Duygusallığı duygudaşlıkla karıştırıyoruz.
353 syf.
10/10 puan verdi
Empatinin Yitimi.. Adı kadar tesirli bir kitap. Ruhun sorunlarının temeli, anlamamız gereken asıl kişiler, durumlar, yaptığımız yanlış empatiler ve hatta yapamadıklarımiz. Davranışlarımizin temelindeki asıl hakikati patır patır yüzümüze fırlatan kitap. Mutlaka okunmalı, her toplum tarafından hem de acilen.
Empatinin Yitimi
Empatinin YitimiArno Gruen · Çitlembik Yayınları · 2020310 okunma
------ : Vicdan ve üst ben Yasaklar gerçek bir ahlak bilinci değil zahiri bir vicdan oluşturur. İnsanlar arası gerçek ilişkilerin yerini poz alırsa, gerçek yakınlık da yok olur. Aynı şekilde vicdan da poza dönüşürse gerçek suçluluk ve sorumluluk duygusunu hissetme imkânı da ortadan kalkar. Niçin düşmanlara ihtiyaç duyuyoruz? Düşmanlara, kendilik nefretimizin hedef taşı olarak ihtiyaç duyarız. Anne-babalarımızın bizde aşağıladıkları veya reddettikleri şeyler için cezalandırmak üzere düşmanlar ararız. İnsan başkalarını cezalandırabildiği, aşağılayabildiği, hatta yok edebildiği sürece kendi kendisiyle yüzleşmek zorunda kalmaz.
Empatinin Yitimi / Kayıtsızlık Politikası Üzerine -- Arno Gruen -
Reklam
Hangi ölçüde olursa olsun acıyı inkar etme baskısı altında kaldığımızda kendi acımızı algılayamayacak duruma geliriz.. Ve aynı nedenle bir başkasına verilen acıyı da algılamak istemeyiz.
Sayfa 15
İnsan barıştan yana olduğuna inanıp barış için savaşmak üzere savaşa katılabilir. Burada eylemle niyet örtüşmez.
Çitlembik Psikoloji
Yaşam hikayemizi yitimler belirliyor. Çocukluğumuzda, bilincinin yarıldığı ve bu sırada empati yetimiz bastırıldığı için insan oluşumuzla bağımızı yitiriyoruz. Kendi acimiz ve başkasının acısı karşısında duyarsızlaşıyoruz.
Çitlembik Psikoloji
Eğer bir çocuk içindeki acıya ulaşmanın yolunu bulamıyorsa ve bunun için ona yardım edilemiyorsa canlılığı dumura uğrar, o zaman iç yaşamını dışa maddesel olana kaydırır. Tüketim toplumumuzun bu iş için hazır tuttuğu sayısız ürünle yaşamını satın alır.
Çitlembik Psikoloji
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.