Mücadele etmek yaşamaktır ve mücadele ne kadar çetin olursa yaşam o kadar yoğun hale gelir. Mücadele edin ki her şey bu zengin, dolup taşan hayatı yaşayabilsin. Ve bu mücadele verebileceğiniz her şeyden çok daha büyük bir sevinç bulacağınızdan emin olun.
Nasıl ki, Yunus Emre, Taptuk Emre hazretlerine teslim oldu, “Bizim Yunus” oldu.
Nasıl ki Mevlâna, Şemsi Tebrizi’ye teslim oldu, Mevlâna doğdu.
Nasıl ki Fatih Sultan Mehmet, Akşemseddin hazretlerine teslim oldu, İstanbul’un Fatih’i oldu.
Nasıl ki Selahaddin Eyyubi, Harrani hazretlerine teslim oldu, Filistin’in Fatihi oldu.
Nasıl ki Üftade hazretlerine teslim olan, Bursa kadısı (valisi) Mahmut, Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri oldu, gönüller sultanı oldu. İşte öyle bir teslimiyet olmalı evlât.”
”Yunus Emre ne güzel demiş mübarek, biliyor musun Sırrı ağabey?
Niceleri gittiler, mürşid arayı.
Arayanlar buldu derde devayı.
Yüz bin okursan, akla karayı,
Bir kâmil mürşide varmayınca olmaz.”
KUKLACI/ EMRE TİMUR
“Hayatın kısa olduğunu söyler herkes. Hayatın uzun olduğunu söyleyenleri duymazsınız çünkü onlar intihar etmiştir.”
Kuklacı, yazardan okuduğum altıncı kitabı oldu. Yazarın ise yazdığı dokuzuncu kitabı. Kaleminin keskinliği ve sivri yanı her zaman olduğu gibi ön plandaydı. İçinde olay örgüsü olduğundan okuduğum birçok kitabına