Nietzsche'nin neden "Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski” dediğini bu kitabı okurken çok iyi anladım.
Bu roman sadece bir cinayet romanı değil. Çünkü ben bu kitabı okurken, her şeyde her yerde gördüğüm ve adını bir türlü koyamadığım çoğu davranışı, duyguyu tekrar yaşadım. İnsanların bir türlü dışa çıkaramadığı karanlık taraflarını tek tek ortaya koymuş. Bir katilin psikolojisi.. çaresiz bir annenin psikolojisi.. sorgu yargıcının psikolojisi.. bir fahişenin psikolojisi.. dostluğun psikolojisi.. aşkın psikolojisi.. her şeyi deneyimledim ben bu kitapta.
Her insanın bulunduğu konumunun özel bir psikolojisi var sanki. Bunu her gün yaşıyoruz. Bulunduğumuz konumların, kimliklerin tutsağıyız ve bu psikoloji altında eziliyoruz. Ama bu kitabı okurken hepsinin zihninde rahatca gezebildim. Bazı insan davranışlarının sebeplerini gördüm.
Bu kitabı okurken iyiyle kötüyü tekrar sorguladım mesela. Raskolnikov'un yazdığı o makale.. Her kelimesi doğrudur o makalenin. Bu dünyaya, bu insanlık tarihine parmağını kalıcı olarak basmış her kimse birer suçlu olmuştur. O kadar doğrudur ki o makale. Seçkin insanlar SUÇLUDURLAR.
En azından şöyle ki amaçları doğrultusunda makyavelist bir anlayış benimsemeleri ve önlerine çıkan her engeli yok etmelidirler. Bunun içindir ki tarihte hep acımasız olmakla ya da suçlu olmakla suçlanmışlardır. "muhammed napolyon kanuni birer suçluydular. akıllı insan suçlu olmak zorundadır."
Daha uzun bir incelemeyi hak eden bir kitap fakat ben ne dersem diyeyim bu kitabın derinliğini buraya aktaramayacağım. Kesinlikle okunması gerekiyor.