«Baytar ilaç verirse bir günde kurtulur» Üstüne titrerdik iki üç sığırın. Gözümüzün akı karası onlardı. İşimiz, aşımız, ekmeğimizdi. Borcumuz harcımız, sığınağımız, tek dayanağımız... Onlardan kopuk yaşamak haram. Onlar canımızın canı parçası, can yongası, can parası. Soluk soluğa can canayız onlarla! Gene onlardan birini satmak istiyorduk, kıyamıyorduk, elimiz varmıyordu satmaya!..
Oysa çok dardaydık. Babam sürekli hasta. Doktor, iğne, ilâç. sabun, gazyağı elimizde avucumuzda olanı almış götürmüştü. Yaz yiyeceğimiz suyunu çekiyordu. Anamın kaftanı eskimiş, peştemalı (önlüğü) delinmişti. Namaz pantolon, gömlek istiyordu. Banka borcumuz duruyordu yerli yerinde, en büyük borcumuz. Az biraz soluğumuz dönseydi Nazlı ile nişanlanacaktım. Nişanı da düğünü de güze bırakmıştım ama Nazlı'nın anası Seyran kuşku içindeydi. Kaç yıldır avutmuştum. Yoksa almayacak mıydım?