Çoğu kitabını okudum,okumaya da devam ediyorum.Bu yazar için en büyük yanılgımız kısa hikayelerinin kısa bir zaman içerisinde okunabilecek kadar hafife alınmaması gerektiğidir.Zweig kelimeleri öyle güzel harmanlıyor ki...Hikayelerindeki her karakterine özgü kelimeler ve yeryüzünden,doğadan,yaşamdan bir parça ile onları bütün haline getirerek bizlere sunuyor.Bu adamın kitapları gerçekten kısa olabilir ama zihni o kadar çok meşgul ediyor ki...İşte bu sebepten ötürü bu hikayelerin tabiri caizse çerez niteliğinde okunması bana biraz yanlış geliyor.Bazı sayfaların yarısında durup ne demek istediğini uzunca düşündüğüm ve bir anlam bulmaya çalıştığımdan ara vererek okuduğum bir kitaptı.
Kitapta en çok son hikayeyi sevdim.Konuştuğum çoğu insan benden farklı olarak kitaba ismini veren hikayeyi sevmiş.Olabilir tabii her hikaye kendi içinde güzel tahlil edilmiş ama son hikaye olan Kadın ve Yeryüzü kendimden çok daha fazla iz bulduğum bir hikayeydi.Biz kimiz,çevremiz kim ve biz neye göre kime göre yaşıyoruz? Düşünülmeli...
Hakkında ne bir inceleme ne bir alıntı olan, az okunan ve benim yine çok keyif alarak okuduğum bir Roni Margulies kitabı daha… Kitap, 1985-2010 arası şiirlerinden oluşuyor.
Şiiri, şiirleri yazışını, hayatından aktarışını önsözde öyle güzel açıklamış ki sözü ona bırakıyorum:
Gerçek edebiyat ayakkabının vurduğu yeri anlatır. Ayakkabıyı
Bir çocuğun yaşamış olabileceği travmaları düşünemezsiniz hatta düşünmek bile istemezsiniz nelere maruz kaldıkları. Bizleri bile derinden etkilerken bununla senelerdir yaşamak zorunda kalan, bunları kimseye anlatamayan çocuklar var. Peki bir beynin bu travmalardan nasıl etkileneceği hakkında bir fikriniz var mı? Tahmin bile edemezsiniz…
Psikoloji bilimi ilerledikçe çocuk gelişimi ve travmanın psikolojiye ve fizyolojiye nasıl etki ettiği daha da bilinir olmuş. Hatta ders olarak bile okutulmuş. Peki ama biz bu çocukları kaderlerine mahkum mu edeceğiz? Yoksa ebeveynler, doktorlar ve devlet olarak onlar için taşın altına elimizi koyacak mıyız? Tabi ki ne yapmamız gerektiğini öğrenmemiz lazım bu konu da ki çocukların yeniden sosyal bir hayatı olabilsin. Öyle hikayeler var ki kitapta; travmatik olaylar sadece psikolojiyi etkilemiyor. Fiziksel gelişimi bile olumsuz etkileyebiliyor. O yüzden göz ardı etmek en büyük yanılgımız olur.
Cehalet, yoksulluk,şiddet, cinsel istismar ve ihmalin gelişmekte olan beyinleri ve olgunlaşmakta olan kişilikleri nasıl mahvedebileceğini gösteren bir kitap.. Ve bize düşen görevler…
Kitabı aldığımda ve okumaya başladığımda çok çok etkileneceğimi düşünüp nedense yarım bırakabilme ihtimalimi düşünüyordum. Evet çocukların yaşadıkları çok zor ama olay anlatılıp daha sonra bilimsel yaklaşılmış bunlara. Birçok psikolojik yöntem ve teknik olmasına rağmen kitapta işin garibi sıkılmıyor ve anlamakta zorluk çekmiyorsunuz. O yüzden tavsiyedir
Her kadının okuyup en azından içinden bir kaç cümle alıp hayatına entegre etmesi gereken bir kitap...Bazen bazı olaylara o kadar kör olmak istiyoruz ki gerçekten gözümüzü kapattığımız da değişeceğini düşünüyoruz.En büyük yanılgımız burda başlıyor.Bir şekilde hayattan keyif alamaz kendi düşüncelerimizi beyan edemez duruma geliyoruz. Bir hayat var ve bunu her birey kendi için yaşamalı hayat feda edilmeyecek veya insiyatife bırakılmayacak kadar değerli. Kendimize vermediğimiz değeri başkasının bize vermesini de bekleyemeyiz.Bu kitap farklı bir pencere açıp belki de oraya bakmanıza cesaret verecektir. Denemeye değer...
Dino Buzzati ile tanışma kitabım kendisinin 1940 yılında yayımlanan ilk kitabı Tatar Çölü ile oldu.
Kitaplıkta elim Dino Buzzati rafını her seferinde geçiyor, başka bir yazar seçiyordum. Geç kaldığım için üzülmek istemiyor ve zamanı şimdi gelmiş diyorum.
Muhteşem bir kitap olduğunu söylemekle başlayabilirim. Gerçekten bir başyapıt bence de.
Varoluşun anlamını aramakla geçen yaşamda elimizden kayıp giden zamanı ve bunun insan ruhunda açtığı yarayı öyle çarpıcı anlatmış ki yazar, etkilenmemek mümkün değil bence.
Herhangi bir şey gerçekleştiği zaman mutlu olacağımıza inanmak en büyük yanılgımız.
Yaşadığımız an önümüze çıkan fırsatları değerlendirerek ilerlemek ve bu yolculuktan memnun olmak asıl meselemiz olmalı. Elbette her fırsatı değerlendiremeyebilir ,bir kısmını kaçırabiliriz ama gün gelip de konfor alanımızdan çıkmaya cesaret edemediğimiz için kaçırdıklarımızı görünce acı çekmeyecek kadar cesur yaşamalıyız bu hayatı.
MÜSLÜMAN OLARAK DERT EDİNMEMİZ GEREKEN BAZI KONULAR
Müslümanca düşünme üzerine denemeler, Rasim ÖZDENÖREN’in 1985 yılında yayınlanan kitabıdır. Rasim ÖZDENÖREN ismini duymuşsunuzdur eminim. Kendisi Cahit Zarifoğlu’nun ” Bu insanlar dev midir?, Yatak görmemiş gövde midir?” diye bahsettiği yedi güzel adamdan birisidir. Geçmiş yıllarda Trt de Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Sezai Karakoç, Nuri
