Babamın, “Artık büyüdün. Kendine de bir rakı koy!” dediği akşam geldi aklıma. Biraz daha büyümüştüm. Hayatı ve dünyayı sek içecek kadar !..
“Ve nefesimi tuttum. En derine, en dibe inebilmek için... Bıraktım kendimi hayat okyanusuna... Beni dibe çeken zihnimin ağırlığıydı. Ve dibe daha çok vardı. Ama gidiyordum. Yavaş yavaş... Ayaklarına beton dökülmüş bir mafya kurbanı gibi...
En derine... Dünya yuvarlak. Hayat da öyle.
En derini aynı zamanda da en yükseğidir hayatın... Nereden baktığına bağlı.
Nerede doğduğuna... Doğduğun yerden ne kadar uzaklaştığına bağlı... Elindeki şişede ne kadar hayat kaldığına bağlı...”
—
Duyguların,ilişkilerin,aşkların,arkadaşlıkların ;en gerçeği,en derini birden bitmiyor ki... Yavaş yavaş tükeniyor, sonra bir bakıyorsun tamamen bitmiş.
Evet!! ... "Bu manzara en güzel buradan seyredilir." dediğin yerlerden; "zifiri karanlığa düşmek" betimlemesiyle devam etmek istiyorum, yazıma...Kaç şiddetiyle düştün ya da nereye düştün bilmiyorum.Ama acını duyumsayabiliyorum.
"Geçmeyecek" başlıklı yazılarını, "dayanamıyorum" diye yakınmalarını, çeşitli tövbelerini de...
Çok derinlerdeyseniz, o düştünüz dibe bir bakın. Şimdi size gerçek bir cümle yazacağım :
Baktığın, içinde bulunduğun o dip kuyunun bir dibi daha olabilir. Evet, evet öyle.Çıkamam sandığın çukurların daha derini, yüzemem sandığın denizlerin daha dalgalı olanı inan ki var.Sadece henüz yaşamadın ve bu gerçekleşmedi.
Yorma kendini altında kaldığın çığın içinden çıkmak için; ters yöndeysen daha dibe batacaksın.
Evet, gerekirse bazı günler gözünü her gün zifiri karanlığa aç. Ama gülüşünü hiç kaybetme...
Gök Börü öfkelenmişti :
- Ulan ne direnip duruyorsun! İnanmıyorsan gel senin de yüzüne bir tokat vurayım. Derini patlatıp avurdunu şişirmezsem Türk'üm diye gezmem!..
Dilmaç bu sözleri Çinceye çevirmeye korktu. Gök Börü'ye bir adım daha yaklaşarak yumuşak ve edepli bir cevap vermesini söyledi. Ötüken delisi yalancılıkla suçlandırılmaya fena halde içerlemişti. En kısa bir anda şimşek gibi bir tokadın şakladığı ve dilmacın yere çarpılarak serildiği görüldü. Bayılmıştı.
Gök Börü Çin kumandanına dilmacın kanayan , şişen , moraran suratını göstererek bağırıyordu:
- Gördün mü mankafa? Uğru kılıklı bir Çinli'nin uğursuz yüzünü ezmek için pusat gerekir mi imiş?
Kalbimin en derini, en kıymetli olanı. Hissettiğin her şeyin ağırlığını farklı şekilde bende yüreğimde hissediyorum. Ama biz bundan daha büyüğüz, aşığız. Bedeli böyle hissetmekse bunu çekeceğiz. Bizim için mecburuz.
Günler'den pazartesi ne yaşama sevinci ne de hevesi
Günler'den pazartesi bütün acıların ertesi
Önceden severdim pazartesiyi
Şimdi oldu pazar ertesi acılar ertesi
Günler'den salı umudum biraz ona bağlı
Haftanın 2. Günü yeni bir umut
Haftanın en garip günü
Umut eder insan salı günü
Günler'den çarşamba yaşamak ister insan
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini