Nerede hayallerin?
Sözgelimi, işte burada bundan iki yıl önce, tam bu vakitte, bu saatte, bu kaldırımda yine tek başıma, yine sefil, tıpkı şimdiki gibi yürüdüğünü hatırlıyor insan! Ve o zaman da hayallerin hüzünlü ve yaşamanın eskiye göre daha iyi olmasa da hem daha kolay hem daha rahat olduğunu, şimdi üzerine yapışan bu kara düşüncenin o zaman olmadığını hatırlıyor insan; bu vicdan azaplarnın, gece gündüz rahat vermeyen karamsar, iç karartıcı azapların olmadığını. Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor, şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana, yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yıllar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek, peşinden de sıkıntı ve bunaltı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşen sarı yapraklar gibi dökülecek. Ah, Nastenka! Sonuçta hüzünle yalnız kalır insan, tam anlamıyla yalnız ve hatta yazıklanacak bir şey bile olmaz - hiç, tam olarak hiç... Çünkü kaybolup giden her şey, her şey hiçtir, aptalca, yuvarlak sıfır, yalnızca hayaldir!"
207 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Leyli, karanlığı ve gece ile hüznü anlatır. Peki Ahmet Arif'in leylimi olmak nasıl bir duygudur? Okuduğunuz her satırda sevgiyi, özlemi, acıyı hissediyorsunuz. Bir yerde diyor ki Ahmet Arif, Sevgi de "vermek" vardır. Yani karşılık yoksa sevgi bitmez. Nasıl güzel, nasıl saf sevgi değil mi? Leyla Hanım'a yazdığı her mektuba sıcak, samimi, yürekten, Canım Leylam, Sevgili Canım, Ömrüm diye başladı, her mektubunu sevdiğinin gözlerinden öperek bitirdi. "Gözlerinden öperim canım. En çokta burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum" Bıkmadı sevmekten usanmadı yazmaktan öyle sıcak, öyle içten sevdi ki Atilla İlhan'ın dizelerinde "Ben sana mecburum bilemezsin" dediği gibi Leyla hanıma sevdası mecburmuşçasına "Ben senin mecburum başkaca yokum" diyerek dile getirdi. İnsan çekeceği çileye aşık olurmuş ya hani, ona çile gibi gelmez ya, canı yandıkça üzerine gider. Yine olsa yine sever ya Ahmet Arif "Pişman değilim bir daha dünyaya gelsem aynı hayatı daha bir ustaca ve korkusuz yaşarım. Ama bu sefer seni tanımakta gecikmem." diyerek ifade ediyor. Karşılıksız olmasına rağmen böylesine içten yazılan kalpten dökülen kelimere Ahmet Arif'in Leyla Erbil'e yazdığı mektuplar demek ne kadar duygusuz kalır değil mi? İsterdim ki Leyla Erbil'in de dostça da olsa yazdığı mektupları okumak isterdim işte o zaman tam bir edebiyat şöleni olurdu. Bu güzel eseri okuyun okutun sevdiğinize hediye edin. Gözlerinizden öper iyi geceler dilerim. Kitapla sevgiyle kalın.
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,3bin okunma
Reklam
Ve yine soruyor kendine: Peki, bunca yıl ne yaptın? Hayatının en iyi yıllarını hangi mezarlığa gömdün? Gerçekten yaşadın mı yoksa yaşadığını mı sandın?
İyi geceler. Yarın gene bekleriz
Çevrene bakmıyor musun? En mutlu görünenlerine bile? Bütün bunlar üç oda, bir mutfak, iki çocuk düşü ile başlıyor. Sonra? Haydi bayanlar, baylar! Bu fırsatı kaçırmayın. Siz de girin, siz de görün. Uç perdelik dram. Birinci kısım: Dağlar dümdüz. İkinci kısım: Ne çok tepe! Üçüncü kısım: Ova batak. Bugünlük bu kadar baylar. İyi geceler. Yarın gene bekleriz
“Neden en iyi insan bile sanki hep bir başkasından bir şeyler gizliyor ve ona karşı susuyor ? Doğrusu neden , eğer boş yere konuşmadığını biliyorsa , kalbinde ne varsa doğrudan söylemiyor ? Herkes gerçekten olduğundan daha katı görünmeye çalışır , sanki herkes açıkça dışa vurursa duygularıyla alay edileceğinden korkmaktadır …”
Ölülerin Yolu
Birlikte Kent'e geri döndüler; yine de Aragorn bir süre konaktaki masada sessizce oturdu; diğerleri onun konuşmasını bekledi. "Haydi!" dedi Legolas sonunda. "Konuş da seni rahatlatalım; gölgeyi silk at üzerinden! O kurşuni renkli sabah buraya geldiğimizden beri neler oldu?" "Benim için Borukent savaşından biraz daha
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.