Bizi hiç bilmezlerdi. Bu topraklardan değildiler. Hepsinin de bir annesi vardı. Anlamanın duvarını aşmıştık. Acı yoktu, utanç yoktu. Öfkenin bile çözemediği bir katılık içinde kalmıştık. Çekip gittiklerinde en yaşlımızın gözünde iki damla yaş vardı yalnızca.
Anlamanın duvarını aşmıştık. Acı yoktu, utanç yoktu. Öfkenin bile çözemediği bir katılık içinde kalmıştık. Çekip gittiklerinde en yaşlımızın gözünde iki damla yaş vardı yalnızca.
Reklam
Anlamanın duvarını aşmıştık. Acı yoktu, utanç yoktu. Öfkenin bile çözemediği bir katılık içinde kalmıştık. Çekip gittiklerinde en yaşlımızın gözünde iki damla yaş vardı yalnızca.
Bizi hiç bilmezlerdi. Bu topraklardan değildiler. Hepsinin de bir annesi vardı. Anlamanın duvarını aşmıştık. Acı yoktu, utanç yoktu. Öfkenin bile çözemediği bir katılık içinde kalmıştık. Çekip gittiklerinde en yaşlımızın gözünde iki damla yaş vardı yalnızca.
Anlamanın duvarını aşmıştık. Acı yoktu, utanç yoktu. Öfkenin bile çözemediği bir katılık içinde kalmıştık. Çekip gittiklerinde en yaşlımızın gözünde iki damla yaş vardı yalnızca.
"Gök gürültüsü gibi düştüler avlumuza. Yüzlerindeki dehşetin yanında gecenin karanlığı masum bir çocuktu. Kapılarımızı hızardan geçirmiş gibi parçaladılar. On kişiydiler. Silahları kendilerinden çoktu. Bizi hiç tanımazlardı. Şehvetle yıkıyorlardı. Hayvanlarımızı öldürdüler önce. Ellerimizle biçim verdiğimiz ne varsa kırıp döktüler. Durmadan bağırıyorlardı. Çocuklarımızın çığlıklarından bir meydan ateşi yaktılar. Onurumuz, yoksulluğumuz, acımız ve korkumuz alev alev ışıtıyordu geceyi. Erkeklerimizi çırılçıplak soydular. Güldüler, güldüler. Sonra kamışlarından birbirine bağlayıp yarıştırdılar. Sigaralarını kadınlarımızın memelerinde söndürdüler. Bizi hiç bilmezlerdi. Bu topraklardan değildiler. Hepsinin de bir annesi vardı. Anlamanın duvarını aşmıştık. Acı yoktu, utanç yoktu. Öfkenin bile çözemediği bir katılık içinde kalmıştık. Çekip gittiklerinde en yaşlımızın gözünde iki damla yaş vardı yalnızca.
Reklam
EN YAŞLIMIZIN GÖZÜNDE İKİ DAMLA YAŞ VARDI
Savaş en hayvani budalalıktır. L.da Vinci
Gök gürültüsü gibi düştüler avlumuza. Yüzlerindeki dehşetin yanında gecenin karanlığı masum bir çocuktu. Kapılarımızı hızardan geçirmiş gibi parçaladılar. On kişiydiler. Silahları kendilerinden çoktu. Bizi hiç tanımazlardı. Şehvetle yıkıyorlardı. Hayvanlarımızı öldürdüler önce. Ellerimizle biçim verdiğimiz ne varsa kırıp döktüler. Durmadan bağırıyorlardı. Çocuklarımızın çığlıklarından bir meydan ateşi yaktılar. Onurumuz, yoksulluğumuz, acımız ve korkumuz alev alev ışıtıyordu geceyi. Erkeklerimizi çırılçıplak soydular. Güldüler, güldüler. Sonra kamışlarından birbirine bağlayıp yarıştırdılar. Sigaralarını kadınlarımızın memelerinde söndürdüler. Bizi hiç bilmezlerdi. Bu topraklardan değildiler. Hepsinin de bir annesi vardı. Anlamanın duvarını aşmıştık. Acı yoktu, utanç yoktu. Öfkenin bile çözemediği bir katılık içinde kalmıştık. Çekip gittiklerinde en yaşlımızın gözünde iki damla yaş vardı yalnızca.
En Yaşlımızın Gözünde İki Damla Yaş Vardı
“Sessizliğin çiçek açtığı bir yüzü vardı.”
Sayfa 16 - KIRMIZI KEDİ YAYINLARIKitabı okudu
En Yaşlımızın Gözünde İki Damla Yaş Vardı
“Anlamanın duvarını aşmıştık”
Sayfa 17 - KIRMIZI KEDİ YAYINLARIKitabı okudu
102 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.