En’am Suresi 146. Ayet
Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında, yahut bağırsaklarında bulunan, ya da kemiğe karışan yağlar dışında, sığır ve koyunun da, yağlarını onlara haram ettik. Saldırganlıkları yüzünden onları böyle cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.
Sayfa 114 - Altınpost YayıncılıkKitabı okudu
- ENÂM SÛRESİ -
BİLGİSİZLİK VE AHMAKLIKLARI YÜZÜNDEN KENDİ ÇOCUKLARINI ÖLDÜREN VE “Rabb'imiz bize böyle emretti!” diyerek ALLAH ADINA YALANLAR UYDURUP O'NUN BAĞIŞLADIĞI NİMETLERDEN insanlığı MAHRUM BIRAKANLAR, KELİMENİN TAM ANLAMIYLA ZİYANA UĞRAMIŞLARDIR! Bunlar, öyle bir SAPIKLIĞA DÜŞTÜLER ki, bir daha DOĞRU YOLU BULAMADILAR! (140. Ayet)
Reklam
En’am Suresi 100. Ayet
Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular. Halbuki onları yaratan O'dur. Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular. O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir.
Sayfa 110 - Altınpost YayıncılıkKitabı okudu
Onlardan sana kulak verenler vardır. Biz, onu (vahyi) anlayamasınlar diye kalplerine örtüler, kulaklarında da ağırlık kıldık. Ayetlerin tamamını görecek olsalar yine de iman etmezler. Öyle ki; sana gelecek olsalar seninle tartışır ve o kâfir olanlar: “Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir.” derler. (6/En'âm Suresi, 25)(Tartışmacı oluşlarına (6/En’âm, 25), ilgisizlikleri ve yüz çevirmelerine (18/Kehf, 57), büyüklenmelerine (7/A’râf, 146), Resûlullah’ın (sav) emirlerine itaatsizlik etmelerine (9/Tevbe, 87, 93) bir ceza olarak, Allah (cc) hakkı anlamalarına engel koymuştur.)
Mukaddes şehir Mekke, insanlığın kurtuluşu için yeni bir ümidin ve yeni bir doğumun muştusuna sahne olmuştu. Allah Resûlü"nün peygamber olarak gönderilişinin üzerinden birkaç yıl geçmiş, ilâhî mesajların açıktan açığa insanlara duyurulma vakti gelmişti. Yüce Allah, Elçisi"ne en yakın akrabasından başlamak (1) üzere insanları uyarması
Sayfa 249Kitabı okudu
O, Hayy, diri ve Bâkidir, ölmez, ebedidir."
Resûlullah'ın yüzünden örtüyü kaldırarak mübârek alnından öptü. Sonra başını kaldırıp, mübârek alnından tekrår öpüp; "Âh Sâfi" dedi. Bir daha öpüp, "Âh dost" dedi. Sonra mübârek pazusunu öpüp ağladı ve: "Anam babam sana feda olsun! Dirin ve ölün tayyib, temiz ve ne güzeldir! Eğer ihtiyarımız elimizde olsaydı canlarımızı yoluna feda ederdik. Eğer sen bizi men etmeseydin, gözlerimizden pınarları akıtırdık." dedi. Sonra salâtü selâm okudu ve "Ya Resûlallah, bizi Rabbinin katında hatırla." dedikten sonra dışarı çıktı. Mescitte minbere çıkarak Ashâb-ı Kirâm'a bir hutbe okudu. Allahü Teâlâ'ya hamd ve senâ etti. Resûl-i Ekrem Efendimiz'e sallallahü aleyhi ve sellem salát okudu. Sonra şöyle dedi: "Her kim Muhammed'e iman etmişse bilsin ki, Muhammed Aleyhisselâm vefat etti. Her kim Allahü Teâla'ya tapıyorsa O, Hayy, diri ve Bâkidir, ölmez, ebedidir." buyurdu ve: "Muhammed Aleyhisselâm da kendinden önce geçen Resuller gibi Resûldür. Eğer O vefat eder yahut öldürülürse, siz dininizden yahut cihaddan, eski hâlinize dönecek misiniz? Böyle değişen, Allahü Teâlâ'ya zarar vermez, kendine zarar eder. İslâm ve sebatta şükredenlere muhakkak mükâfat verecektir.” (Âl-i İmrân sûresi: 144) meâlindeki âyet-i kerimeyi okudu. Böylece Hazreti Ebubekir Ashâb-1 Kirâm'ı ve Ehl-i Beyt'i teselli etti. İlk anda acı haber üzerine çok şaşıran Hazreti Ömer, Hazreti Ebubekir'in konuşması üzerine kendine geldi.
Sayfa 144
Reklam
265 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.