"Allah, içinizden iman edip salih amel işleyenlere vadetti: Onlardan öncekileri yeryüzünün halifeleri kıldığı gibi onları da yeryüzünün halifeleri kılacak, razı olduğu dinlerinde kendilerine iktidar/güç verecek ve korkularından sonra onları emniyete kavuşturacaktır. (Bu vaatte bulunduklarım) bana ibadet eder, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra kâfir olursa işte bunlar, fasıkların ta kendileridir!" (Nûr Sûresi/55) [İslam’ın yeryüzüne hakim olması ve Allah’ın (cc) müminlere vadettiği zaferin/iktidarın gerçekleşmesi dört şarta bağlıdır: a. İman. (bk. 1/Fâtiha, 5) b. Salih amel. (bk. 18/Kehf, 110) c. Yalnızca Allah’a ibadet. (bk. 6/En’âm, 162-163) d. Hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak. (bk. 4/Nisâ, 48) Bu dört şarta karşılık üç vaatte bulunulmuştur: Hilafet, dinde güç ve iktidar, emniyet. Ayet-i kerime zımnen başka bir hakikate işaret eder: Bu şartlardan biri veya tümü ihlal edildiğinde başkaları tarafından yönetilme, mustazaf duruma düşme ve korku içinde yaşama kaçınılmaz sondur.]
“İnsanları saptırmak için, bir bilgiye dayanmaksızın Allah’a iftira eden kimseden daha zalim kim olabilir? Şüphesiz ki Allah zalimler güruhunu hidayete erdirmez.” En’âm Suresi, 144.
Reklam
En’âm Sûresi, 120’
“ Günahın açığını da, gizlisini de bırakın. Çünkü günah kazananlar, yarın kazandıklarının cezasını muhakkak çekeceklerdir. ”
Milli Din Projesi
Jön Türk düşüncesinin sonraki dönemlere etkisi açısında Vedat Nedim Tör’ün içinde dinle ilgili hiçbir mesele bulunmayan veya yeni bir “din” kurmaya çalışan “Dinimiz” başlıklı kitabı dikkat çeken önemli bir örnektir. Kemal Çağlar, söz konusu eser hakkında şöyle değerlendirmede bulunmuştu: “Kemalizm’i yalnız dövizlere, rakamlara, nizamname ve
Ünlü Türkçü yazar Zeki Velidi Togan 1930'larda Stalin tarafından SSCB'den sürüldüğünde Viyana'ya (Berggase 19. numaraya) yerleşir. Tesadüf bu ya, burası da Freud'un yaşadığı apartmandır. Böylece Togan Freud'un üst katında yaşamaya başlar. Takunyalarıyla üstadın kafasını şişirdiği için aralarında (kapıcının aracı olduğu) bir diyalog başlar, derken bir gün buluşurlar. Freud'dan tek satır okumamış, ama "Ermeni bir öğrenciden onun teorisi hakkında bir şeyler duymuş" olan Togan, bu sohbette ona "ayar vermeye" kalkar. Teorilerinin "ilginç" olduğunu, ancak Şark için, hele Türkler için hiçbir geçerliliği olmadığını iddia eder. Bu anlattıklarım Togan'ın anılarında aynen var. Üstelik Togan bu konuşmadan sonra aslında şair olan annesinin bir şiirini hatırlıyor ve o şiirdeki erotik alt-metni ilk kez fark ettiğini söylüyor. Şimdi kendinizi Freud'un yerine koyun: Siz aşağıda analiz yapmaya çalışırken tahta takunyalarıyla tangır tungur tepenizde yürüyen adam, size "Biz Türklerde anne kutsaldır." diyerek, Oidipus Kompleksi açıklamanızın geçersiz olduğunu söylüyor. Diyelim siz de Türkiye'de buunmuş başka birinden, Türklerin en sevdikleri yemin biçiminin "Anam avradım olsun ki!" olduğunu duymuşsunuz. Gülmekten yerlere yuvarlanmaz mıydınız? Freud nazik adam tabii. Kibarca başını sallamakla yetinmiş.
Sayfa 73 - Ağaçkakan Yayınları
Mustafa Kemâl anlatıyor:
Bir gün işittim ki baba ocağım Selanik ve oradaki anam, kardaşım, bütün akraba ve yakınlarım, -mahiyetlerini anlattığım için vatanımdan kovulduğum kişiler tarafından- düşmana hibe edilmiştir. Bir gün duydum ki Hortacı Süleyman Camii-i şerifinin minaresine çan takılmış ve orada yatan babamın kemikleri Yunan palikaryalarının kirli ayaklar altında çiğnenmiştir.
Sayfa 47
Reklam
262 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.