O adama nasihat yaptığında, onun o eksikliğini bildiğine sevinerek nasihat yapma! Çünkü böyle bir sevinç, onun sana tâzim gözüyle, senin de ona hakaret gözüyle bakmandan ve kendini ondan üstün tutmaktan kaynaklanır.
Gıybeti dinleyen de gıybetin günahından kurtulamaz. Ancak diliyle veya korktuğu taktirde kalbiyle gıybeti reddederse veya gıybet meclisinden kalkarsa veya gıybetçinin konuşmasını başka bir konuşma ile keserse gıybetçi sayılmaz. Aksi takdirde günahkar olur! Eğer gıybetçiye diliyle sus deyip de kalben onun gıybetini dinlemek istiyorsa bu münafıklık olur.
O adama haset etmekle kendi nefsini zarara sokup hayırlarını ona hediye ettin! Bu nedenle sen onun dostu kendi nefsinin düşmanısın; zira gıybetin ona değil sana zarar verir.
Başkasını tenkit ederek kendi faziletini ispatlamak sûretiyle böbürlenip nefsini temize çıkarana gelince, bilmelisin ki onun hakkında söylediğinle Allah nezdindeki faziletini iptal etmiş olursun. Sen, halkın senin faziletli olduğuna inandığından dolayı tehlike ile karşı karşıyasın.
Eski devirlerin en kıymetli parası olan bir Osmanlı altını, toplam iki dirhem ve bir çekirdek ağırlığa sahiptir. Bu durumda süslenmiş kimselere, iki dirhem bir çekirdek yakıştırmasında bulunanlar, mecaz yoluyla onlara altın demiş olurlar ki bizce pek zarif bir nüktedir.
Cafer-i Sadık da (rah. a.) şöyle demiştir:
"Beş kimse ile arkadaşlık yapma:
1. Yalancı ile arkadaşlık yapma! Çünkü ona inanırsan aldanırsın. O serap gibidir; uzağı yakın, yakını da uzak görterir.
2. Aptal ile arkadaşlık yapma! Çünkü faydalı olayım derken sana zarar verir.
3. Cimri ile arkadaşlık yapma! Çünkü o, sana gün gelir en çok ihtiyacın olan şeyi bile vermez.
4. Korkak ile arkadaşlık yapma! Çünkü o sıkıntı ve zorluk zamanında seni tek başına bırakır.
5. Günah içinde bir yaşam sürenle de arkadaşlık yapma! Çünkü o bir lokmaya ve hattâ daha azına seni satar.
Bir ihtiyacın için arkadaşından yardım istediğinde o bunu yerine getirmezse bir kere daha hatırlat! Zirâ unutmuş olabilir. Yine yardım etmezse, onun cenaze namazı için tekbir al ve ardından şu ayeti oku: "[kalben] ölmüş olanlara gelince, [yalnız] Allah onları diriltebilir. (En'am 36)
"Kur 'an ve İslam, sadece hocalara bırakılmayacak kadar değerlidir" sözüyle birey olarak her Müslüman'ın İslam'ın sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.
Ebu Yakup en-Nehrecûrî de şöyle der:
Hem Allah'ın sevdiğini iddia eden, hem de Allah'ın buyruklarını yerine getirmeyen, iddiasında yalancıdır. Korkmadan, sevdiğini söyleyen kimse de aldanış içindedir.
Her insan yüz kapılı bir saraya benzer. Bu sarayın doksan dokuz kapısı kapalı olsa bir kapısı açık olsa yine o saraya girilebilir. Bu benzetmeden de anlaşılacağı gibi her insanın mutlaka takdir edilip övülecek bir özelliği mutlaka vardır.
Canımı sıkan laflardan biridir; boş zamanlarımda okuyorum diyor. Abi sen dolu zamanlarında ne yapıyorsun? Bundan daha ciddi, daha dolu ne olabilir? Okumak başlı başına bir iştir, bir hayat tarzıdır.