Kişinin sürekli olarak başkaları tarafından nasıl görüldüğüyle ilgili olarak endişe ettiği bir yaşam tarzı, kişinin tek endişesinin 'ben' olduğu ben merkezci bir yaşam tarzıdır.
Sayfa 188 - KoridorKitabı okuyor
Sanki uzun süredir evin içinde iki devasa depresyon kütlesi var. Bazen bu iki mutsuz kütle ya birbirine çarparsa diye endişe etmeden duramıyorum. Düşününce aslında o çarpışma çoktan gerçekleşti.
Reklam
Aşk Olsun Çocuk Sana Aşk Olsun
Bir gemi yapmak için bir ömür harcamak nedir? Aşk olsun sana çocuk aşk olsun Yine adam oğlu bir adam Yine bir gemi Yine Anadolu Yine bir tufan
Toplumsal ve kişisel yaşamı gittikçe daha karmaşık ve zor olmaya başlamıştı. O haliyle duyduğu endişe ve sorumluluklardan kaçabileceği bir sığınak sunulamamıştı.
Belirli bir kışkırtma yokken bile,olmayan tehlikeleri aradığım huzursuz bir endişe halı içindeyim; bu durum benim için en ufak dertleri sınırsız derecede büyütüyor ve insanlarla ilişkiyi çok zor hale getiriyor.
Sayfa 317 - Arthur SchopenhauerKitabı okuyor
İnsanın nefsi, güzel ahlak göstermekten endişe eder. Mesela, çoğu zaman nefsimiz şöyle der, "Eğer fazla mütevazi olursan insanlar seni hor görür, bu yüzden biraz kibirli dur ki, seni kimse hor görmesin. Eğer insanları kolayca affedersen herkes sana kötülük eder. İntikamını al ki, insanlar senden korksun ve çekinsin." Bunlar nefsin vesveseleridir.
Reklam
•~• Endişe ile beslenen ruhların üzüntüye ne kadar muhtaç olduklarını bilirdi. •~•
İşte, ey hayat-ı dünyeviyenin zevkine mübtelâ ve endişe-i istikbál ile istikbâlini ve hayatını temin için çabalayan bîçareler! Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz; meşrû dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize kâfidir. Haricinde ve gayr-i meşrû dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu, sâbık beyanatta elbette anladınız.
"Dünyanın her yerinde yoksulluk ve zenginliğin uç noktalarını, bolluğu aynı zamanda da açlığı görüyoruz; sınıf ayrımımız ve ırkçı nefretimiz, milliyetçilik aptallığımız ve savaşın korkunç acımasızlığı var. İnsanın insanı sömürüsü var; dinler de kazanılmış çıkarlarıyla sömürü araçları haline gelip insanı insandan ayırdılar. Endişe, kargaşa, ümitsizlik, hayal kırıklığı var."
Bloknotun ilk sayfasına "Hakan-ı Mahlu Abdülhamid'in anlattıkları" yazmıştı. Sonra bu sayfayı yırtıp attı. Başka bir Bayer bloknotu alıp ilk sayfaya "Abdülhamid-i Sani'nin sıhhat durumuna dair "yazdı. Üslubuna da dikkat etmesi gerekiyordu. Sonra bir ara "Madem ki istibdat devri sona erdi, niçin bu kadar endişe içindeyim?" diye sordu kendi kendine. Hani hürriyet gelmişti, zalim alaşağı edilmişti?
Sayfa 104 - İnkılap KitabeviKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.