Enes bin Mâlik diyor ki: Biz resulullah'la birlikte iken bir gün şöyle dediğini işittik: İyi ahlak hataları güneşin buzu erittiği gibi eritir.
2029- Soru: Peygamber Efendimiz ameliyat olmuş mudur? Açıklayınız. Cevap: Evet, olmuştur. Bu ameliyat, zamanın tabiblerince değil, ilahî hikmetlere dayalı olarak melekler tarafindan yapılmıştır. Birincisi, süt annesi Halime-i Sadiye'nin yanında bulunduğu sırada olmuştu. Süt kardeşleri ve diğer çocuklarla sokakta oynadığı sırada melekler gelmiş, onu yakalayıp yatırmışlar, karnını yarıp kalbinden bir kan pıhtısı çıkarıp atmışlar "Şu, şeytanın senden alacağı nasip idi" demişlerdi. Çocuklar, süt annesine koşarak "Muhammed öldürüldü" diye bağırınca annesi çıkmış, Efendimiz de yüzü biraz değişmiş hâlde onları karşılamıştı." İkinci ameliyat Peygamberlikten önce olmuştu. Bu ameliyat vahyin şiddet ve ağrlığına tahammül getirebilmesi için yapılmıştı. Üçüncüsü ise, Mirac'a teşrifinden biraz önce Kâ'be'nin yanında yapılmıştı. Bu da Rü'yet-i ilâhîye tahammül getirebilsin diye yapılmıştı. Enes bin Mâlik (r.a.) diyor ki: “Biz, iğnenin dikiş izlerini Resûlullah'ın göğsünde görürdük". (Tabakat-ı İbni Sa'd c.1, s. 151).
Sayfa 549Kitabı okudu
Reklam
Kâbe'nin 4. Defa inşa edilmesi
Abdullah bin Zübeyr'in şehit edilmesinden sonra yapılmıştır. Abdullah bin Zübeyr'in Kâbe'ye ilave ettiği Hicr'i Emevi halifelerinden Abdulmelik'in emriyle Haccac,yeniden açıkta bırakarak inşa ettirmiştir. Abbasi Halifelerinden Harun Reşit Kâbe'yi Hz. İbrahim'in inşa ettiği şekliyle yeniden inşa etmek istemesi fikrine dönemin büyük âlimlerinden Mâlik b. Enes karşı çıkmış ve : "Ey müminlerin emiri! Sakın Kâbe'yi sizden sonraki idarecilerin oyuncağı haline getirmeyin. Bir başkası çıkar bu şeklini beğenmez, hemen değiştirirverir. Bir diğeri de yine bunun aksini yapar. Böylece Kâbe'nin heybeti insanların gönlünden silinip gider." Diyerek halifeyi görüşünden vazgeçirmiştir. Kâbe Osmanlı sultanları I. Ahmed ve IV. Murat zamanlarında da tamir edilmiştir.
BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN
قَالَ اَنَسْ بِنْ مَالِك رضى اللهَ عنه ِلِلْمُؤْمِنِ خَمْسَةُ أَعْيَادٍ: كُلُّ يَوْمٍ يَمُرُّ عَلَى الْمُؤْمِنِ وَلَا يُكْتَبُ عَلَيْهِ ذَنْبٌ فَهُوَ يَوْمُ عِيدٍ, اَلْيَوْمُ الَّذِي يَخْرُجُ فِيهِ مِنَ الدُّنْيَا بِالْإِيمَانِ فَهُوَ يَوْمُ عِيدٍ, وَالْيَوْمُ الَّذِي يُجَاوِزُ فِيهِ الصِّرَاطَ وَيَأْمَنُ أَهْوَالَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ فَهُوَ يَوْمُ عِيدٍ, وَالْيَوْمُ الَّذِي يَدْخُلُ فِيهِ الْجَنَّةَ فَهُوَ يَوْمُ عِيدٍ, وَالْيَوْمُ الَّذِي يَنْظُرُ فِيهِ إِلَى رَبِّهِ فَهُوَ يَوْمُ عِيدٍ Enes Bin Malik r.a buyurmuşlardır ki: Müminler için beş bayram daha vardır: 1-Üzerine hiç günah yazılmadığı gün, işte o gün o kişi için bayramdır. 2-Bir kul ki, dünyadan imanla çıkarsa, o günde mümin için bayramdır 3-Sıratı geçip, kıyamet gününün korkularından emin olduğu gün bayram günüdür. 4-Cennete girdiği gün bayram günüdür. 5-Rabbine nazar ettiği gün bayram günüdür. Bu bayramlara da kavuşmak niyazıyla
Unutulan Bir Sünnet: Tahnik
Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- yeni doğan çocukları kucağına alır, bir hurma tanesi ister, hurmayı ezerek onunla bebeğin damağını güzelce ovardı. Bu işleme "tahnik" denir. Hadis kaynaklarında buna dair birçok aktarım var, ama benim en sevdiğim rivayet şu: Enes bin Malik anlatıyor: "Annem Ummu Suleym bir erkek çocuk doğurmuştu. Çocuğu bana verdi ve 'Ey Enes! Sen bu çocuğu Rasûlullah'ın huzuruna götürünceye kadar hiç kimse ona süt emzirmesin!" dedi. Nihayet sabah olunca çocuğu alıp Rasûlullah'ın yanına vardım. Beni görünce, 'Ummu Suleym doğum mu yaptı?" diye sordu. Ben de 'evet' dedim ve çocuğu getirip kucağına koy- dum. Rasûlullah, Medine'nin acve hurmasından bir hurma istedi. Onu kendi ağzında eritinceye kadar çiğnedi, sonra çocuğun ağzına verdi. Çocuk da dilini dudakları üzerinde gezdire gezdire yalanmaya başladı. Bunu gören Rasûlullah, yanında bulunanlara: 'Ensar'ın (Medineliler'in) hurmaya olan sevgisine bakınız!' buyurdu. Sonra elini çocuğun yüzüne sürdü ve ona Abdullah adını koydu." (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd)
Sayfa 146Kitabı okudu
...Zeyd bin Sâbit'in, Enes bin Mâlik'e söylediği şu sözü hatırladım: "Ey Enes! Bilmez misin adımlar yazılıyor!"
Reklam
Enes ibni Malik'in rivayet ettiği, Ahmed bin Hanbel'in Müsned'inde bulunan şu hadis-i şerifi hafızamıza kaydetmeli ve konuşurken, e-posta yazarken, mesajlaşırken aklımıza getirmeli, birileri düzeyini düşürdüğünde onlara tavrımızı da Resûlullah aleyhissalatu vesselama göre belirlemeliyiz: "Deccal gelmeden önce insanların aldandığı yıllar olacak. O dönemde doğru konuşanlar yalanlanacaklar, yalan konuşanlar da rağbet göreceklerdir. Emin insanlar hain kabul edilecek, hainlere emanet teslim edilecektir. O günlerde ruveybiza'lar konuşacaklardır." Ashab-ı kiram, ruveybiza kelimesinin ne anlama geldiğini anlamamış ve manasını sormuşlar. Şöyle buyurmuş: "Fasıkların insanların siyasetiyle ilgili konuşmaları demektir."
Sözle Değil Amelle...
Enes Bin Malik (ra)'den rivâyet edildiğine göre Resûlullah (ﷺ) şöyle buyurdu demiştir: Her kim Allah’tan cenneti üç kere isterse cennet şöyle der: Allahım! Onu cennete girdir. Her kim de üç kere cehennemden sığınırsa cehennem şöyle der: Allahım! Onu cehennemden koru. Tirmizi 4/700, İbnu Mace 1453, Nesai, Bk. Sahihut-Tirmizi 2/319, Sahihun-Nesai 3/112
Enes bin Malik'e (r.a.), "Bize dua et." dediler. O da "Allahümme Rabbena atina... " duasını okudu. "Daha çok dua et." dediler. Yine aynı duayı okudu. Tekrar "Daha fazla dua et." dediler. Enes bin Malik (r.a.), "Siz ne istiyorsunuz? Ben sizin içinAllahü Teala'dan dünya ve ahiret hayırlarını istedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu duayı çok okurdu." dedi. Allahü Teala, bu dua ile dua edeni Kur'an-ı Kerim'inde medhetmiş ve ona fazlından ve rahmetinden nasıb vermiştir.
Hasta Ziyareti
Hastayı ziyaret etmek, onun hâl ve hatırını sormak, hastanın ihtiyaç duyduğu bir husûsta, ziyaretçinin gücü yettiği kadar hastaya yardımda bulunması sünnettir. Hasta ziyareti, dînî ve ahlâkî bir vazife olup çok sevaptır. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Hazretleri, Ashâb’ından bir kimse hasta olsa onu görmeye gider, hastanın hâlini
Reklam
Hasta Ziyareti
Hastayı ziyaret etmek, onun hâl ve hatırını sormak, hastanın ihtiyaç duyduğu bir husûsta, ziyaretçinin gücü yettiği kadar hastaya yardımda bulunması sünnettir. Hasta ziyareti, dînî ve ahlâkî bir vazife olup çok sevaptır. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Hazretleri, Ashâb’ından bir kimse hasta olsa onu görmeye gider, hastanın hâlini
YERYÜZÜNÜN ŞAHİTLİK ETMESİ
Kişinin namaz kıldığı yer, kıyamet günü kendisine şahitlik edecektir. Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, 'O (yeryüzü), kıyamet günü, kendi haberlerini (üzerinde hayır ve şer, neler olmuş ise) anlatıverir.' mealindeki, Zilzal Suresi'nin 4. Ayet-i Kerime'sini okuyup Yeryüzünün anlatacağı haberler nedir, biliyor musunuz?" diye sordular. Ashab-ı Kiram, 'Allah ve Resulü daha iyi bilir' dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Muhakkak onun haberleri, her bir erkek ve kadının kendisi üzerinde yaptıkları amellere o yerin, 'Benim üzerimde şu vakitte (iyi veya kötü) şu ameli işledi.' diye şahitlik etmesidir.' buyurdular. Allah dostlarından olan Atâ-i Horasânî (rah.) demiştir ki: Yeryüzünün herhangi bir yerinde bir defa secde eden her bir mümine, o secde ettiği yer, kıyamet günü muhakkak şahitlik edecek ve vefat ettiği zaman arkasından ağlayacaktır. Enes bin Malik'ten (r.a.) şöyle rivayet olundu: Üzerinde namaz kılınan veya Allâhü Teâlâ zikrolunan her bir toprak parçası, bununla, etrafındaki diğer toprak parçalarına övünür. Yeryüzünün tamamı, üzerinde Allâhü Teâlâ zikredildiği için sevinir. Namaz kalmak isteyen her mümin için yeryüzü süslenir.
Enes bin Mâlik [radıyallahu anh] dedi ki: “(Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]’in aslen yahudi olan hanımı) Safiyye [radıyallahu anhâ]’ya, (Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]’in diğer hanımı) Hafsa [radıyallahu anhâ]’nın, kendisi hakkında ‘Yahudi kızı!’ dediği haberi ulaştı. Bunun üzerine Safiyye [radıyallahu anhâ] ağladı. Bu sırada Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem], ağlamakta olan Safiyye [radıyallahu anhâ]’nın yanına girdi. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem], ona: – ‘Seni ağlatan şey nedir?’ diye sordu. Safiyye [radıyallahu anhâ]: – ‘Hafsa, benim için ‘Yahudi kızı!’ diyor’ dedi. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]: – ‘Doğrusu sen, peygamber kızısın. Amcan da bir peygamberdi. Bir peygamberin nikahı altındasın. O halde Hafsa sana karşı ne ile övünebilir ki?’ buyurdu. Daha sonra Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]: – ‘Allah’tan kork, ey Hafsa!’ buyurdu.”
Enes bin Mâlik [radıyallahu anh] der ki: “Zeyneb binti Cahş [radıyallahu anhâ], Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]’in diğer hanımlarına karşı övünür ve (el-Ahzâb suresinin 37. âyetini kastederek): – ‘Yüce Allah beni gökte (Peygamber’le) evlendirdi!’ derdi. Zeyneb binti Cahş [radıyallahu anhâ]’nın nikâhında hicab/tesettür âyeti indi.”
Enes bin Malik :
"Allah Resûlünün Medine'ye geldikleri günden aydınlık ve Medine'de vefat ettikleri günden karanlık bir gün görmedim !... "
Sayfa 596Kitabı okudu
1.336 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.