Bakın Marks nasıl komunist olup yoldan çıkmış .. =)))
Marks, o günlerde, kayınbabasına hediyelik kumaş almayı düşünmektedir. Bir arkadaşı, Engels'in dükkânını salık verir. Marks, Engels'in dükkânından o zaman moda olan pembe renkte bir kumaş ister. Engels, «pembe» kumaşları bir yana atar, genç marks'ın önüne kıpkızıl bir kumaş açar. Genç Marks'ın gözü kamaşır. Dostluk böyle başlar. O günden sonra Marks, kıpkızıl komünist olur. Vatana ihanete o saatta başlar.
Tekin Yayınevi 8. Baskı 1993
Biz öteden beri «bal tutan parmağını yalar, müşteri velinimetimdir», «at binenin kılıç kuşananın», «borç yiğidin kamçısıdır», «kullan kafayı dön köşeyi» ve «olur abi» gibi ilkeler çerçevesinde teori ve pratik yapan insanlarız. Marks'mış, Engels'miş. Adam Smith'miş, milli gelirmiş, arz eğrisiymiş, yok «emisyon hacmi» imiş, böyle şeylerle pek ilgilenmeyiz. Atalarımız arz ve talep eğrisi üzerine mi at koştur-muşlardır? Viyana'lara kadar «emisyon hacmi» ile mi gidilmiştir?. Biz Karl Marks'ı zamanında yakalasaydık, dev-şirir, yeniçeri ordusuna er yapar, kuffara karşı sefere yollardık. Nerden çıkıyor, proleterya, zincir, burjuvazi, şu bu?
Sayfa 63
Reklam
Pasajlar’ı niye böyle çok sevdim. Ahmet Cemal?
Fakat bir büyük kentin caddelerindeki insanların oluşturdukları gösteri, herkesi esrikliğe sürüklemiyordu. Baudelaire "Les foules" ("Kalabalıklar") adlı şiirini kaleme almazdan çok önce, Friedrich Engels Londra sokaklarındaki hayhuyu anlatmaya çalışmıştı. "İnsanın saatlerce yürüyüp, yine de sonunun başlangıcına bile
Sayfa 151 - YKY, Das Passagenwerk, Çev: Ahmet CemalKitabı okudu
Düşüncelerimizin önemli bir yönü, Marx ve Engels'in belirtmiş olduğu gibi, toplumun materyalist bir tabakalandırılışına dayanmaktadır. Bu yazarların öğretilerine göre, ekonomik temel, bir milletin içerisinde yaşadığı teknik kalıplar, "ideal, mantıksal üstyapıyı", bireylerin düşüncelerini ve davranışlarını belirlemektedir.
Engels
''Diyalektik felsefe için son, kesin, kutsal diye bir şey yoktur.''
+520
Friedrich Engels devletin tanımını "silahlı bir grup insan" formülüyle özetlerken haklıdır. Kuşkusuz devlet, mülk sahibini silahlandınp üretici sınıfı silahsızlandırmaktan başka işlevleri de yerine getirir. Ama son tahlilde, işlevi toplumun bir kısmı tarafından diğer kısmı üzerinde baskı uygulama işlevidir. Tarihte hiçbir şey devletin bir topluluğun bütün üye­ leri tarafından özgürce ileri sürdükleri bir "sözleşme" veya "uz­laşma"nın sonucunda doğduğu yolundaki liberal burjuva tezin doğrulanmasına imkan vermemektedir. Aksine herşey bunun bazılarının başkalarına karşı uyguladığı bir baskı, şiddetin ürünü olduğunu doğrulamaktadır. Eğer devletin belirmesi, egemen sınıfların sosyal artık ürünü mülkleştirmelerini sağlıyor­sa, sosyal artık ürünün mülkleştirilmesi de devlet aygıtının üyelerinin beslenmesini sağlamaktadır. Bu sosyal artık ürün daha önemli hale geldikçe, devlet de git gide daha yüksek dü­zeyde askerler, memurlar ve ideologlarda yapısallaşmaktadır.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.