Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

maniera

maniera
@enlightened
buraya bakarlar
480 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Yalnızca bunlar insanda güven uyandırabiliyor: Sözler değil, eylemler.
Reklam
96 syf.
6/10 puan verdi
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide
7.8/10 · 4.524 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hoşgörünün sonunun kimi zaman dosdoğru hoşgörülemeyecek durumlara vardığını kanıtlamak da çok kolaydır. Bir kez bu yola girildi mi de, nereye çekerlerse oraya gider insan. Ben bir kadını bütün mutsuzluklarıyla birlikte seviyordum, hepsi bu.
Sayfa 266
…Yalnız ve yalnız kadınlığına indirgenmiş olmayı istemiyordu. O ya­şımda, yaşadığım dünyadan öylesine habersizken, 'kadınlık' sözcüğünün kadınlar için bir hapishane olabileceğini nere­den bilebilirdim?
Sayfa 107
Reklam
“Hala her şeyi elden kaçırabilirim," diyordu Lila, "bunun için yeterince genç sayılırım. Yaşlanınca bir şeyleri elinden kaçırma şansı azalır insanın; artık zaman kalmaz buna. İnsan önceden kaçırdıklarıyla yetinerek, sakin sakin yaşayabilir. 'Ruh dinginliği' denerek anlatılmak istenen bu işte.
Sayfa 66
Yaşamın en affedilmez huyu, insanlara kendilerini müstesna hissettirip, sonra da ansızın onları gerçekle yüzleştirmekten zevk alışıdır.
Gözlerine bir hayal kırıklığı olarak yansıdığı insanlar yokken, zamanında kaybettiği o güveni, yaşama arzusunu belki tekrar bulabilirdi.
Evet yaşadım! Bir vedası olduğuna göre, bir gün bir yerde bir şekilde başlamış olmalı değil mi hayat?
Reklam
Yazıldı bu: Acı ve yoksulluk, insanı içten kılar. Ben daha da ileri gidip, çekilen acının sevinç yarattığını söyleyeceğim. Kolay elde edilen mutluluğun kaypaklığı, kazanılmamış zevkin bayağılığı, Narsis gibi duygusal mutluluk, sinirlerimizi bozar, insanı yaşamın asıl insanca değerlerinden yoksun bırakır ve büyük acılarla karşılaşmamış insanlara özgü zayıf yaşam kaynaklarını kurutur.
Sayfa 91
Şimdi artık, ne kusursuz olması gereken davranışlarımı gözetleyecek, ne de uydurma hayranlıklarını kazanmakta kullanacağım bilgiler için beni pohpohlayacak kimse var; şu anda, şu su birikintisine kendi vahşi güzelliği yüzünden hayranlık duyduğum, bir kitabı yalnızca kendi gerçek değeri yüzünden okuduğum, herhangi bir davranışı ya da sözü, falanca güzelin gözleri ya da rakiplerimin ince burnu için söylemediğim için, gerçek sevinci tadıyorum.
Sayfa 90
Peki ama neden acaba tanımadığımız birine, bir adama hatta bazen anlaşamadığımız bir yabancıya tutuluruz? Neden onsuz yaşayamayacak denli sevmeye başlarız onu? Sizinkinin benzeri olan gözlerine bakarsınız ve orada arzularınızın sonsuzluğunu görürsünüz. Alev alev yanan yüzünü, hep ellerinizin arasında tutmak istersiniz. Ve uslu bir köpeğin patileri gibi masanın üstünde duran ellerine, bazen yanağınızı bazen yanan alnınızı bastırmak istersiniz; çünkü bu tür sevgi, yalnızca bir alev, yaşamın fırtınalarına karşı dayanabilen, Tanrı’nın "hiçbir kötülük” düşünmeden yaratmış olduğu, yağla beslenen biricik meşaledir. İnsan, böyle sevgiye yaşamı boyunca bir kez rastlar; ve bu da yaşamın başında gelir, ya da hiç gelmez. Onu tadan, mutlaka kavuşur: Yaşam onu istediği kadar zehirlere boğsun, o, iyi kalacaktır. Ve onu tanımamış, yani tanıyacak yetenekte olmayan zavallıysa, yüreği onunla yanıp tutuşuncaya dek dünyaya geri döner; daha sonra, ya sonsuz yaşama ya da sonsuz yokluğa geri döner.
Sayfa 39
2.175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.