Birincisi: İhtiyarlıkmevsimiyle; dünyevî, güzel ve câzibedâr şeyler üstün-
de fenâve zevâlin damgasını ve acı mânâsını göstererek, o insanı dünyadan
ürkütüp, o fâniye bedel, bir bâkî matlubu arattırıyor.
İşte ey namazsız adam ! Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim!
O hâkimise; Rabbimiz, Hâlık ’ımızdır. O iki hizmetkâr yolcu ise; biri mü-
tedeyyin, namazını şevkile kılar. Diğeri gafil, namazsız insanlardır. O yirmi
dört altınise yirmi dört saather gündeki ömürdür. O has çiftlik ise cennett ir.
O istasyon ise kabirdir.
Ona geldim fena gordum.
Ve nur-u Hak nihan gordum.
Birer fani muzır gordum.
Ah! Ademdi.. cok bela gordum.
Azab ender azab gordum.
Bekayı bir bela gordum.
Kemal, ayn-ı heba gordum.
Emel, ayn-ı elem gordum.
Devayı ayn-ı da gordum.
Bu ahbabı yetim gordum.
Bu ahyayı mevat gordum
Hikemde bin sekam gordum.
Vucudda bin adem gordum.
Ah! Firakta cok elem gordum.
Beni dunyaya cagırma
Dema gaflet hicab oldu
Butun esya u mevcudat
Vucud desen, onu giydim
Hayat desen, onu tattım
Akıl, ayn-ı ikab oldu
Omur, ayn-ı heva oldu
Amel, ayn-ı riya oldu
Visal, nefs-i zeval oldu
Bu envar, zulumat oldu.
Bu savtlar, nay-ı mevt oldu
Ulum, evhama kalboldu
Lezzet, ayn-ı elem oldu
Habib desen onu buldum