“Artık bembeyaz bir kedim var . :)) “
Hikayesi çok enteresan yarın yazarım .
Ben prens diyorum ev halkı Sütoğlan diyor :))
Birlikte uyuyoruz :)
kediyle uyumak ve yaşamak çok güzelmiş 🤍🤲
Bir hocam bana, ‘Zekanı mirasyedi gibi harcıyorsun!’ demişti. Doğru... Zekamı har vurup harman savurdum ve nihayet iflas ettim... Hiçbir şeyim kalmadı... Ben zekayı radyum gibi bitip tükenmez bir cevher sanıyordum... Onun insan eliyle yetişip gelişen bir şey olduğunu düşünüyordum... Adam olmak değil, enteresan olmak; bir şey yapmak değil, bir şey yapanlara istihfafla bakacak bir yere çıkmak istiyordum... Halbuki bu gün sonsuz zaman ve mesafenin içinde ben neyim? Bir solucandan, bir ayrık kökünden daha ehemmiyetsiz, daha değersiz, daha lüzumsuz bir mahlukum...
Bugün otobüs beklerken düşünceler kafamın içinde dolaşıp duruyor Allahım ne olur bana bir işaret gönder diye dua ediyordum
Akabinde çok enterasan bir olay yaşadım
8-9 yaşlarında bir kız çocuğu arkama saklanmış ben ona döndüğümde bana gülümsedi abla evet mi hayır mı diye bir soru sordu bende neden soruyorsun tatlım dedim içinden geçeni söyle bu bir oyun dedi
Sana evet diyorum dedim cebinden küçük bir hediye paketi çıkardı bu senin için abla dedi bende aldım sarıldık sonra annesiyle birlikte gittiler
Sonra durdum düşündüm düşündüm gerçekten bir mesajdı bu benim için
Basit gibi görünebilir ama yaşadığım en enteresan bir o kadar da etkilendiğim bir an oldu
Hırka-i şerîfin atkı boyları arasında, asırların yorgunluğunu taşıyan tabii ki bazı deformasyonlar bulunmaktadır. Ancak hırkanın dokumaları incelendiğinde, çok ilginç şeylere rastlanmıştır. Defalarca merceğe alınarak büyütülüp incelendiğinde görüldü ki bu hırkanın, insan eliyle dokunması pek güçtür. Çünkü 1400 küsur yıl öncesine dayanan dönemde,
Bilindiği üzere yazılı Arapça tarih boyunca ufak tefek önemsiz değişiklikler dışında köklü bir değişime uğramamıştır. Öyle ki bugün Nizar Kabbani okuyabilen biri El-Abbas b. el-Ahnef de okuyabilir. Bu, başka milletlerde örneğine az rastlanır çok enteresan bir olgudur.
Bunlar ne kadar ayrı varoluşlar.
Bir yanda misafir olmadan sofraya oturmamak,
bir yanda misafir gelecek diye kaygılanmak.
Hepimiz enteresan şekilde modernliğin bilinciyle malulüz.