Epikuros, felsefesine göre yaşayan bir adamdı. Bu da Atina'nın dış mahallelerinde izleyicileriyle birlikte bir proto-komün Bahçe oluşturmasına yol açtı. Bu topluluk burada sebze-meyve ekerek ve çoğunlukla Epikurosçuluk üzerine olan uzun sohbetler yaparak sade bir yaşam sürdürdüler. ... Kayda değer bir nokta: Epikuros döneminde Yunanistan'da hüküm süren adetlerin aksine Bahçe'de kadınlar hoş karşılanıyordu. Felsefi muhabbetlerde eşit muamele görüyorlardı. Arada masalara fahişeler dahi oturuyordu. İşte bu durum Atina'da dedikoduların yayılmasına yol açtı: Epikuros ve takipçileri "ahlaksız hedonistler"di. Oysa hiç de öyle değildiler: Bizzat Epikuros sakin hazları azgınlarına yeğlerdi. Devrin diğer Helenist felsefe akımlarının aksine Epikurosçuluk hem cinsiyet hem toplumsal sınıf bakımlarından eşitlikçiliği kucaklıyor ve uyguluyordu.
152 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 17 hours
Tanrı-İnsan-Akıl-Doğa Dörtlemesi
Platon’a hayran Cicero, tıpkı Platon’un önce Devlet’i ardındansa Yasalar’ı yazması gibi, önce Devlet Üzerine’yi ardındansa Yasalar Üzerine’yi kaleme almıştır. Benzerlik yalnızca eserlerin isimleriyle ve yazılış sıralarıyla kalmaz; gerek ele alınan konular, gerek anlatım tekniği, gerekse konulara dair birtakım fikirler birbirleriyle benzerlik
Yasalar Üzerine
Yasalar ÜzerineMarcus Tullius Cicero · İş Bankası Kültür Yayınları · 2016952 okunma
Reklam
Epikurosçuluk
Epikuros felsefede doyumu ve mutluluğu bulur.
Sayfa 26 - Sol yayınları
- Yunan felsefesinin ilk döneminde ele alınan temel soru, doğanın nereden geldiği, varlıkların nereden ve nasıl türediği sorusu. Bu ilk dönemde, Yunan felsefesi doğaya yönelmiş ve doğanın sırlarını açığa vurmaya çalışan bir düşünce çabasıdır. - İkinci dönemde, özellikle Sokrates’le birlikte, “insan nedir?” sorusunun ve ahlak sorununun önem kazandığını görüyoruz. Felsefe insana yönelmiştir böylece. Yine aynı dönemde, Platon ve Aristoteles gibi filozoflarla, felsefe hem doğanın, hem insanın kavranılmasına yönelir, yani gerçekten evrensel bir bilgi olma amacını taşır. - Üçüncü dönemde ise, Stoacılık ve Epikurosçuluk akımlarıyla, felsefe, “erdemli yaşam nedir?” ve özellikle “insanın mutluluğu nerededir?” sorusuna yöneliyor. - Dördüncü dönemde, yeni bir dinle -yani Hıristiyanlıkla- karşı karşıyadır felsefe.
Epikurosçuluk ve Stoalılık, bizden doğayla uyum içinde yaşamamızı ve bilgeliğin onsuz olunmaz koşulu olan ataraksiaya, huzursuzluğun olmayışına ulaşmamızı isteyen iki doğalcılıktır. Belki de bu iki sistemin, temelde, ortak niyetleri olduğunu söylemek olanaklıdır: insanı zamandan kurtarmak, ama Stoa, insanın zamanı sevmesini ve zaman dünyayı, varlıkların duygudaşlığını ve Tanrı'yı ifade ettiği için ona boyun eğmesini istemekle buna ulaşmayı önerirken, Epikurosçular insandan, ana, anın bize verdiği apaçıklığa ve bize sağladığı hazza tutunmalarını ister, apaçıklık ve haz, bilge kişinin duyumlamadan çıkarmayı bildiği doğru ve yanlışın ölçütüdür, bilge, duyumlama yoluyla doğanın bir iletisini elde eder.
Hey Epikürosçuluk, gel seni çağırıyorum! Az evvel getirdiğimiz sürekli kahkaha atan ve sarhoş adam vardı ya, heh, işte onların öğrencisi bu! Ancak onlardan daha fazla şey biliyor çünkü onlardan daha dinsiz. Ayrıca güzel ve lezzetli yemekler yemeyi de sever.
Reklam
60 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.