“,,,caydım intihardan çoktan,,,dışarıdan demire dayayıp seyrediyorum artık kendimi,,, delik deşik olmuş burma bedeni,,,tepesine kendimi bir türk bayrağı olarak asmak geçer içimden kimi vakit nedense,,,unuttum oğlumun kederini,,,”
Medeni, kültürlü bir erkeğin cinsi cazibe önünde böylesine oyuncak oluşuna da ne yazık! O zaman medeniyete ne lüzum vardı; bırakılsaydı da herkes herkesle canı çektiği gibi çiftleşseydi ve ben de isteklerimi hayvani bir şekilde gidererek böyle aşağılanmasaydım?.. Ah tekrardan içine atıldığım itimatsızlığın o kapkara uçurumu, şüphenin zifiri hakimiyeti, bu dünyaya sevilmek ve sevmek ihtiyacıyla salıverilen ben; neden bu yalan hayal, yıllardır kaplamıştı rüyalarımı? Nasıl oldu da bir kadınla bir erkek arasında temiz ve ebedi bir aşkın mevcut olduğuna inandık biz?
Sayfa 93 - Can Yayınları, Roman, 1988Kitabı okuyor
Reklam
<<Ben bir şeye karar vermiş değilim kendi kendini kışkırtma, ben seni bir dost, arkadaş olarak görüyorum>> diyorsun. Sana dünyayı görmeyecek kadar bağlandım, sense nasıl bu kadar katı olabiliyorsun? Ne biçim bir sevgi bu seninkisi? Sevgi ve inanç birlikte yürür, insan sevdiğine inanır; körü körüne inanır, yahut inanmadığını hiç sevmez, sende bu mekanizma nasıl başka türlü işliyor böyle?
Sayfa 39 - Can Yayınları, 1988Kitabı okuyor
Evet, mektubunu on kez okudum. Sen istediğin kadar inkâr et, dünyadan ve insanlardan çok şey bekliyorsun. Bu düzen biz istedik diye değişmez ki sevgili kızım, öyle olsa ne kolay olurdu devrimler!... Bir de, 'karakter sahibi olmak' 'ideal insan, 'mutlak içtenlik' gibi deyimler dilinden düşmüyor. İnan ki bu insanlar yok yeryüzünde. Sonra dünya biz istesek de istemesek de değişiyor, sen eşitlikçi bir topluma doğru değiştiğine inanıyorsun ama ben pek öyle göremiyorum? Evet doğru insanlar değişiyor, üç gün önce bıraktığın insanın yerinde başka bir insan buluyorsun, ama istediğimiz yöne doğru mu bu değişme?
Sayfa 20 - Can Yayınları, 1988Kitabı okuyor
Beni böyle yaptılar işte Jalem, suç ailemde. Çocukluğumu anımsıyorum: tek başına başına geçen çocukluğumu; Rum dadım, köşesinden kalkmayan yaşlı ninem. En çok anneme bağlıydım, ona sonsuz bir sevgim vardı, tek varlığımdı o, onsuz yaşamı düşünemezdim bile. Hiç arkadaşım yoktu, annem ve kardeşlerim, dört kardeştik. Kendi kendime oyunlar icad eder, resimler yapardım, piyanonun başına oturup tek parmakla kafa şişirirdim. Arkadaşım neden yoktu? Sokak çocuklarıydı onlar çünkü! Annem sokağa çıkmamıza hiç izin vermezdi. Maçka'daki evimizin penceresinden sokakta neşeyle oynayan çocukları gıpta ile seyrederim, onlar gibi özgür ve edepsiz olmayı ne kadar isterdim bilsen. Hiç konuşmazdım, konuşacak kimsem yoktu da ondan, kardeşlerimin arasına bile karışamazdım, çekinirdim. Bana <<dilsiz meee! >> diye ad takmışlardı. Annem kimi vakit beni konukluğa götürürdü, dizinin dibinden ayrılmaya korkardım.
Sayfa 19 - Can Yayınları, 1988Kitabı okuyor
'bağışlamak,' diye düşündüm, bu sözcük, normal, uygar insan ilişkilerinde kullanılabilirdi ancak. onunla yaşadıklarımızı hangi etiğe sığdıracağımı çıkaramıyordum. 'bir etik yoksunluğu yok muydu hepimizin hayatında?" dedim.
Reklam
Masallarda düpdüz olur eğrimiz
Sayfa 57 - Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okuyor
* Yalnızlık, koparılamaz biçimde düğümlermiş aşk bağımızı... *
Sayfa 57 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hay allah neden bir insanla bir saat olmak yetiyor bana? Tın tın, mübarekler tın tın, bir de övünüyorlar! Neden övünür şu insanlar bilmem ki. Ben de kimi arıyorum acaba âşık olmak için, herhalde bizim aradıklarımız çıkmamıştır anasının karnından henüz!
Sayfa 10 - Can Yayınları, 1988Kitabı okuyor
öyle büyük acılar içindeyim, sen bir tebessümle alıyor, hoş ediyorsun gönlümü! böyle küçücük sevinçlerdeyim, sarıp, saklıyorum tessetürde, aklımda gülüşünü! öyle bildiğin, sandığın gibi değil,
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.