Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
198 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Çok tanıdık ve çok uzak
Peri Gazozu - Ercan Kesal İsmine bakılınca fantastik bir şeyler çıkacakmış gibi duran. Oyuncu, yazar Ercan kesalın’ın otobiyografi özelliği taşıyan ve daha çok doktorluk yıllarındaki anılarını anlatan efsane bir eser. Kitabı okurken neden kronoloji yok diye düşünüyor insan sonuçta otobiyografik ama Kesal söyleşisinde, vurgulamak istediğinin bu olmadığını orada bazı küçük ama hayatında yer edinen noktalara değindiğini söylemişti. Örneğin mühür, rapor… Her hikayenin gerçek olma ihtimali ve hatta çoğu hikayenin bizzat tanıdığı veya duyanı, okuyanı, bir yerden izleyeni olmak. Yüreğime çok dokundu oturup ağladığım kısımlar oldu. Bir babanın, bir genç kızın, bir annenin, bir çocuğun yerinde hissetmek aynı zamanda yaşanan olayları asla yaşamayayı ve yaşanmamış olmasını dilemek( ne kadar mümkünse).Türkiye’de her gün binlercesi yaşanırken. Yazarın babasının yası için yazdığı bir kitap. Tarih kokuyor, acı dolu bir tarih.
Peri Gazozu
Peri GazozuErcan Kesal · İletişim Yayınevi · 20194,081 okunma
" Gencecik ömrüne sığdırdığı bunca acı ve sıkıntıdan, ona sağlam bir vicdan ve temiz bir kalp kalacağına çok emindim. Benim aklımda kalansa, sarılmayı unutmuş bir ülke. Bir yandan ağlayan, öte yandan kollarının arasında kendine bir yol arayan, kaybolmuş yıllarına acıyla bakan ülkem..."
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
" Bazı şeyler insana geri dönülmez yollar çizer. Bir sarsıntı, bir kırılma olur hayatınızda ve sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz."
Sayfa 163Kitabı okudu
" Mutfakta çayımı kaynatıyor ve sobanın yanına ayaklarımı uzatıp kitabımı okuyabiliyordum. Ne büyük saadet !"
Sayfa 153Kitabı okudu
" Çocuklarımızın kara gözlerinin, ela gözlerinin, yeşil gözlerinin aşkına, şu lanet dünyanın yükünü erkenden taşımaya başlayan çelimsiz omuzlarının üzerindeki güzel başlarının aşkına, pencere pervazlarına çarpıp ölen serçelerin kanadından daha hafif olduğunu iyi bildiğim yüreklerinin aşkına, Ya hafız, ya kebikeç... Koru bizi düşmanlıktan, nefret ve zulümden.. Sırasız ölümlerden.. Koru ülkemi."
Sayfa 150Kitabı okudu
" Niye anlamıyoruz hâlâ ? Çocuklarımızın dudaklarının kenarından sızan kanlar, bu ülkenin vicdanına yazılan duaların mürekkebidir. Onların ezilmiş bedenlerinden çıkan yakıcı sulardır, canımızı acıtan..."
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
" Gebeliğini kalın bir bez kuşakla sarıp saklayan küçük kadın gibi, gövdesinden başka sunacak hiçbir şeyi olmayan genç insanların çaresizliği üzerinden yapılan siyasetimiz, kızının kalbindeki değil, çarşafındaki kanına bakan adamlar gibi yaşayıp, komşusuna verdiği 'ileri demokrasi' akıllarından kendi nasiplenmemiş riya dolu düzenimiz ve elbette meseleleri kökünden çözmek yerine, onun büyümesini seyrederek aldığımız ölümcül hazla sarhoş olan biz..."
Sayfa 132Kitabı okudu
" Belki de biricik mesele bu. Dünyanın bizimle birlikte kurulduğunu zannedip, kendimiz için sonsuz bir yaşam hayal etmek... Bu yüzden, bu kadar kalınlaştı derimiz. Bu yüzden dipsiz bir kuyuya dönmüş içimiz."
Sayfa 132Kitabı okudu
" Siz ey, hayatları boyunca bir an bile kendi vicdanlarıyla baş başa kalmamış olan korku tüccarları. Raporlarınızla ne zamana kadar kızlarımızın, oğullarımızın gül kokulu masum bedenleri üzerinden iktidarlar kuracaksınız ?"
Sayfa 125Kitabı okudu
" Kelimeler, sadece harflerin bir araya gelmesiyle oluşan anlamın dışında bir şeydir. 'Çiçek' sadece çiçek değildir mesela. Ya da 'mektup'. Yalnızca bir zarfın içindeki kâğıt mıdır, mektup ? ' Fotoğraf' denilince niye içimiz titrer o zaman ? Çünkü o yalnızca bir fotoğraf değildir de ondan."
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
" İnsan daha konuşmadan, öğrenmeden, bilmeden ' mezar kazıyordu' ölüsü için."
Sayfa 115Kitabı okudu
" Kimse kimsenin çukurunu doldurmaz. Herkesin mezarı kendine."
Sayfa 112Kitabı okudu
" Ya görmezden gelir, sürdürürsünüz ölüm uykunuzu, ya da yüzleşir, hesabını verirsiniz bu utancın."
Sayfa 104Kitabı okudu
" Oğlu, sevdiği yemeğini bitirsin diye, ölüsünün yanında sessizce bekleyen annenin hikâyesini anlattığınızda bir arkadaşınıza, onun hiç tepki vermeden ağladığını görmüşseniz ya da bugünlerde, ağzınıza götürdüğünüz her lokma boğazınızdan bir türlü geçmiyor ve yutkunuyorsanız sürekli ve oğullarını birer birer toprağa veren annelerin ülkesinde, kendi oğlunuzu koklamaktan hicap duymaya başlamışsanız eğer, birbirinizin hayatlarını da fark etmeye başlamışsınız demektir. Bu da iyi bir şeydir. Şimdilik..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.