-Eskiden bir ailemiz vardı. Şimdi o da yok-
Kitabın sonlarına doğru bu cümle beni çok etkiledi. Açlık, sefalet, iş arayışı ve sürekli ezilen bir ailenin, ekonomik buhran sırasında yaşadıklarını anlatıyor kitap. Fakirlerin her zaman ezildiği ve düzenin her zaman zenginden olduğu bir dünya. Aslında şu anda da çok farksız değil. Zengin gittikçe zenginleşirken fakir de bir lokma ekmeğe muhtaç kalıyor. Köyde kendilerini geçindirecek bir hayat süren aile ekonomik buhrandan dolayı köylerini terketmek zorunda kalıyor. Büyükşehir, iş, aş, güzel bir hayat hayaliyle çıktıkları yol bekledikleri gibi olmuyor. Gün geliyor tek dertleri karınlarını doyurmak oluyor. Kitabın bir bölümünde “yoksulların eğlenmeye, dans etmeye hakkı yok mu?” gibisinden bir söz geçiyor. Yaşadığımız,izlediğimiz, okuduğumuz dünyada yoksulların, ezilenlerin sadece yaşamaya ( ona da yaşam denirse) hakları var ve fazlasını almalarına engel olunuyor. Son olarak bir görüşümü açıklamak isterim. Hani bir söz vardır “azdan az, çoktan çok gider” diye. Bence şöyle olmalıydı: Azdan çok, çoktan az gider.
Batının Dostoyevski, Hugo, London’ u varsa bizim de Peyami Safamız var dedirten bir anlatıma şahit oldum. Elimden geldiğince spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım. Psikolojik unsurlar içeren olayların aslında başkahramı okuyan insanlara göre farklılık içerebilir. Kimi Samim der, kimi Meral, kimi de Besim der. Samim septik( kuşkucu) özellikler taşıyan akıllı ve iyi gözlemci biri. Besim hedonist bir karakter. Mefharet heyecanlı ve aşırı derecede duygularıyla hareket eden kuruntulu, aynı zamanda psikolojisi bozuk bir yapıdadır. Meral rahat bir hayat tarzı ve batı hayranlığına kapılmıştır. Romanda daha birçok karakter vardır ama öne çıkan kişiler bunlardır. Dili ağırdır ve çoğumuzun bilmediği eski Türkçe kelimeler kullanmıştır Safa. Yer yer Dostoyevskiden yer yer Niçeden izler bulacağınız kitap İstanbulda geçmektedir. Hoşumuza gitmeyen bir kuşkuyla başlayan kitapta olaylar bu şekilde başlar ve sürekli psikolojik çatışmalar halinde devam eder. Özellikle kitabın sonundaki hissettiğimiz duygular(belki kimimiz iyi oldu diyeceğiz kimimiz üzüleceğiz) karakterimizi ortaya koyacak. Safa’nın daha önceki kitaplarında gördüğüm kadınları kötüleme, özellikle batı hayranı kadınları kötüleme arzusunu bu kitapta da görmüş oldum. Kesinlikle okunması gereken bir başyapıt. Herkese iyi okumalar.
Şimdiki çocuklar harika…Gerçekten harikalar mı yoksa biz mi onları harika yapmaya çalışıyoruz. Çocukluğumuzun üstünden binlerce yıl geçmiş ya da hiç çocuk olmamışız gibi davranıp çocuklara istemedikleri hayatları yaşatıyoruz. Çocukken bizim de hayallerimiz vardı ve çoğu zaman büyüklerimiz o hayallerimizin yanlış olduğunu, onların bizim adımıza planladıkları hayatı seçmemizi istediler. Mesela ben sporcu olmak istiyordum ama babam sporcular aç kalır diyerek beni istediğim spor faaliyetine göndermemişti. Zamanında da onun babası( dedem) onu istediği yere yönlendirmemişti. Kitabı okuduktan sonra ben kesinlikle böyle olmamalıyım diye bir kez daha karar vermiş oldum. Unutmayalım ki bizler de çocuktuk ve bizi de engellediler. Sen sus, büyüklerinin yanında konuşma, sen bilmezsin, üzerine vazife olmayan şeyler hakkında fikrini belirtme, sana hiç yakıştıramadım gibisinden sözler. Büyüklerimiz bizim yanımızda küfür ederlerdi ve o küfrü biz edince de yazıklar olsun sana hiç yakışmadı gibisinden konuşurlardı. Onların istediği gibi çocuklar olunca da harika çocuklar olurduk. Harika da değildik özgür de değildik. Madem özgür değildik en azından gelecek nesilleri kurtarmak adına onları harikalaştırmadan önce özgür bırakıp çocukluklarını yaşamalarına izin verelim yeter. İyi okumalar.
Orhan Pamuk’ un yıllar önce baskıdan çekindiği için siyasetin araç, aşkın amaç olduğu diye açıkladığı kitap aslında tam tersi durumda. Aşkın araç olarak kullanıldığı kitapta, Kars’ta geçen siyasi olaylarlar yer alıyor. Aslında kitapta Kars, Türkiye’nin minyatürü olarak anlatılıyor. Kürtler,Türkler, siyasal islamcılar, laikler gibi farklı grupların yaşadıkları ve görüşlerini dayatmaya çalıştığı bir düzenin olduğu bir şehir karşımıza çıkıyor. Şehre gelen Ka adlı şair ve gazeteci farklı olaylar ve grupların arasında buluyor kendini. Bu sırada da şehirde bulunan bir kadına aşık oluyor. Hem aşkını korumaya çalışıyor hem de elinden geldiğince arabuluculuk ediyor. Nerden tutsa elinde kalıyor açıkçası. Olaylara başka görüşlerden, muhalif olduğumuz kesimlerin gözünden bakmayı sağlayan kitap tam da Türkiye’ nin siyasi özeti konumunda. Şimdiden iyi okumalar dilerim
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,5bin okunma