"Tanrım," demişti, "bütün bunlar hiç değişmeyecek mi? Zaman geçip gidiyor... Birisi gerçekten özel bir hap bulmalı... erdem hapı, onur hapı. O zaman bile, o hapı insanlara zorla yutturmak gerekecek.
"Kendisine yapılan şey ne olursa olsun, bir Peygambere yol kesip, savunmasız ticaret kervanlarına saldırıp mallarına el koymak, üstelik bu işi yaparken cana kıymak, yakaladıklarına dayak attırıp işkence yaptırmak yakışır mı? Sıradan bir insan, bir kral, bir kabile reisi, bir eşkıya bunu yapabilir. Ama söz konusu olan kişi Peygamberlik iddiasındaki bir adam O günkü cahiliye Arap ahlakına ve erdem anlayışına bile sığmayan bir tutumla bunu yapıyor. Haram ayları bile ihlal ediyor. Eğer bunu intikam hissiyle yapıyorsa bir Peygambere intikamcılık yakışır mı? Eğer bunu adalet için yapıyorsa adaleti sağlamanın yolu haramilerin yaptığı gibi yol kesmek midir?
Eğer yakışır, biz inandığımız Peygambere bunu yakıştırıyoruz diyorsanız ben de diyorum ki benim vicdanım ve aklım böyle bir Peygamberlik anlayışını onaylamıyor. Sizin bunu onaylayan mantığınızı da onaylamıyor. Ben böyle bir peygamberi kabul edemiyorum."
"Hayatı bir makine, ruhu bir hayal, vicdanı basit bir mirastan ibaret görmek, yaşamın manasını fedakârlık ve vazife gibi kelimelerle tanımlayan erdem sahipleri ile eğlenmek demek değil midir?"
Bizim erdem anlayışımızda başkalarının işine burun sokma özelliği vardır: Bir kimse eğer kalabalığın rahatını bozmuyorsa onun olağanüstü iyi bir insan olabileceğini düşünmeyiz.
Sayfa 110 - EZR Yayıncılık, İstanbul 2018Kitabı okudu
1047. Şeylerin iki yüzü: görünürde doğru dürüst bir insan gerçekten şerefli ve namuslu olabilir; aynı zamanda normalde pekçok kuralı ihlal etme kapasitesine sahip fakat bunu korkusundan veya zayıflığından yapmayan korkak bir küçük burjuva da olabilir. Kimi insanlar başka insanların macera dolu hayatlarını hasetlerinden, kendilerinin güçleri yetmediği den dolayı yargılar. Zayıf insan bu hasetinin farkında değildir ve bunu ahlak olarak görür ki, hiçbir surette değildir. Bir zayıf diğeri güçlü fakat ikisi de ahlaklı olan iki insan, dışarıdan bakıldığında aynı davranırlar. Mesela içki içmezler veya zina yapmazlar; fakat birisi bunu arzu eksikliğinden veya sonuçlarından korktuğu için yapmazken diğeri prensip gereği, Arzusunu kontrol altında tutabildiği için bu eylemlere yanaşmaz. Dışarıdan bakıldığında ikisi arasındaki farkı görmek zordur; fakat kesin olan bir şey vardır: ancak bu ikincisi ahlaktır. Birincisi ise zayıflıktır ve zayıflık erdem değildir.
90. Kanunlara itaat eden her düzgün insanın mutlaka ahlaklı bir insan olması gerekmez. Davranışlarındaki resmi doğruluk, bir alışkanlık ya da korku eseri de olabilir. Alışkanlık hele de korku, ahlaki değildir. Yalnızca bilinçli bir şekilde davranmak gerçek anlamda ahlakidir. Nasıl oruç tutmak veya namaz kılmak için bilinçli bir karar vermen gerekiyorsa, iyi ve dürüst davranmak için de bilinçli bir karar vermiş olmam gerekir. böyle bir kararı vermek içinse o ikinci olanağın da açık olması gerekir hadım edilmiş birisi bir ahlak timsali değildir ve zaaf erdem değildir.