Erhan T.

Erhan T.
@erhanT
Aradım da kendimi hiç bulamadım. Seyreldi ömrüm kendi suyunda. Olta ben, balık ben... Erhan olamadım.
Kalktı. Kalkmasa da olurdu. Yatağından yirmi gün çıkmasa, ailesinden başka kimse fark etmezdi. Yokluğuyla herhangi bir fark yaratamayacak kadar şeffaftı sanki. Kitaplığına doğru yürüdü. Yabancı'ya uzandı eli, sonra Dönüşüme. Gülümseyerek vazgeçti. Tekrar yattı. Yatmasa da Yatağına yirmi gün bile uğramasa ailesi dâhil, kimse fark etmezdi. Farkındaydı olup biten her şeyin. Gülümsemekten vazgeçti. Geçti.
Reklam
Ağlamadan Anlaşılmaz
İnsan ara vermeden en fazla yirmi saniye gülebilen ve yine ara vermeden saatlerce ağlayabilen bir hayvandır. Doğduğu muzda ilk yaptığımız işin ağlamak olmasının bir anlamı olmalı. "Oku!" diye başlar Kur'an ve "Önce kelime vardı," diye başlar Yuhanna'ya göre İncil. Eğer bir ahir zaman peygamberi olsay dim ve yeni bir din yaymak için kullansaydım sözcükleri, "Ağla," diye başlardım. Ağla. Ağla, çünkü ağlamadan anlayamazsın.
Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, va- rolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş

Reader Follow Recommendations

See All
"Kıyamet borusu çaldığında ben, elimde bu kitapla yüce yargıcın huzuruna çıkacak ve şöyle haykıracağım: Olduğum gibi görünmeye çalıştım. Gerek rezil ve sefil olduğum, gerekse asil ve iyiliksever olduğum zamanları tüm içtenliğimle gözler önüne serdim. İç yüzümü, tıpkı senin bildiğin gibi dışa vurdum. Ey ebedi Varlık! Kullarını etrafıma topla da itiraflarımı dinlesinler. Topla ki kederlerim karşısında inleyip çirkefliklerim karşısında utansınlar. Ve hepsi birer birer taht'ının dibine gelip, kalplerindekini aynı içtenlik ve dürüstlükle itiraf etsinler. Sonra da içlerinden biri çıkıp cesaret edebilirse 'Ben, bu adamdan daha iyiydim' desin."
Yorgunluk benim genel halim. Bana, “Nasılsın?” diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın “Yorgunum,” demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha bilinçli olarak “Yorgunum”. Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü? Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum! Ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum...
Murathan Mungan
Murathan Mungan
Reklam
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Sükut-ı hayal
Ayna kırıldı; hicret divanında gül soldu Papatya uçarı bir zakkum oldu Zamansız bir kavgadır şimdi tenhada ömür. Direniyorum..
Nurullah Genç
Nurullah Genç
İsmet Özel bir kitabında çocukken ressam olmak istediğini ama boyalar çok pahalı olduğu için şair olduğunu anlatıyordu. Bazen rotamızı mahrum bırakıldıklarımızla çizeriz. Mahrumiyet sandığımız bir bağışlamadır aslında. Bazen taş engel değildir, bizi doğru yoldan gitmeye sevkeder.
Okumanın statü ve prestij kazanmak için değil, hakikaten kendini geliştirmek için yapılması gerektiğinin; okudukça daha çok değil, daha az biliriz. Zaten amaç da bilinemeyenleri azaltmak değil, yorumlama kabiliyetini artırmak olduğunun altını çizmek.
Peki sen nesin sayın okur? Kimlerden sayıyorsun kendini ? Aptallardan mı, yoksa delilerden mi ?
Reklam
Hegel gibi pek sevmediğim bir düşünürün çok derin bir formülü vardı, bir yerde öyle söyler onu, ama bütün eserinin içine de sığmıştır: “Tarih insan ırkındaki bir gecikme halidir,” diyor. Bir tür gecikmişlik, yani doğaya göre gecikme, her şey geç geliyor, o yüzden tarihimiz var; zaman diye, geçmiş diye bir şeyimiz var; hayvanlarınsa geçmiş diye bir derdi yok, çünkü gecikmemişler, şu anda varlar, yani yaşam anlarında varlar. İnsanın bir geçmişi var çünkü gecikerek yapmış bir şeyleri, sanata geç başlamış sözgelimi.
Ulus Baker
Ulus Baker
528 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.