Birleşmiş Yoksullar
Tek amacı çalıştırdığı işçileri işlerine bağlamak ve onlardan azami ölçüde yararlanmak olan bir işverenin, işçilerini bölmek, yani bir işçiyi diğerine düşman etmek yoluyla amacına ulaşması elbette ki mümkün değildir. Aksine, bu işçilerin kendilerini bir bütünün, hatta tercihen işvereni de içine alan bir bütünün parçaları olarak hissetmeleri işverenin yararınadır. İster ırksal ister millî ister dinî nitelikte olsun, canlı bir dayanışma hissi, işçilerin huzursuzluğunu önlemekte hiç kuşkusuz etkili bir araçtır.
Birleşmiş Yoksullar
“Böl ve yönet” diye bilinen siyasi yöntem, yönetilenler arasındaki tüm kenetlenme biçimlerini zayıflatmaya yöneldiği zaman, beklenen sunucu vermez. Bir köy cemaatini, bir kabileyi veya bir ulusu özerk bireylere ayırmak, yönetici güce karşı isyan ruhunu ne ortadan kaldırır ne de hafifletir. Etkili bir bölme, birbiriyle rekabet eden ve birbirine kuşkuyla bakan sıkı ırksal, dinî veya iktisadi toplulukların sayısını artırmak yoluyla sağlanabilir.
Reklam
Birleşmiş Yoksullar
Geri kalmış ülkelerin halklarına Batı’nın sunduğu kişisel gelişim ideali, bireysel hüsran belasını beraberinde getirir. Batı’nın getirdiği yararların hiçbiri, komünal bir varoluşun sağladığı anonimliğin koruyucu ve rahatlatıcı etkisinin yerini alamamıştır. Yerli halk arasından Batılılaşmış bir kişi başarıya ulaştığı takdirde bile, yani zengin de olsa veya itibarlı bir meslekte ustalaşsa da mutlu olamayacaktır. Kendisini çıplak ve yetim hisseder. Sömürge ülkelerdeki milliyetçi hareketler, bir bakıma, grup varoluşunu kurma uğraşı ve Batı bireyciliğinden kaçıştır.
Birleşmiş Yoksullar
Aile, kabile, ülke ve benzer yapıya özgü kolektif bağların zayıflayıp çökmekte olduğu bir yer bulan kitle hareketi, derhal oraya sokulur ve meyvelerini toplamaya başlar. Bu kolektif bağların güçlü olduğu yerlerdeyse, bunları zayıflatıp koparmak için hücuma geçmek zorundadır. Diğer yandan, son zamanlarda Rusya’da Bolşevik hareketin aile dayanışmasını desteklemesi ve ırksal, millî, dinî kenetlenmeyi teşvik etmesi gibi durumlarda bu, söz konusu hareketin, dinamik aşamasını tamamladığının, kendine özgü hayat kalıbını çoktan kurduğunun ve artık başlıca uğraşının, oluşturmuş olduğu bu düzeni korumak olduğunun bir işaretidir. Komünizmin hâlâ mücadele halinde olduğu dünyanın diğer kısımlarındaysa, bu ideolojinin taraftarları, aileyi parçalamak, ırksal, millî ve dinî bağları koparmak için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Birleşmiş Yoksullar
Açıkça görülmektedir ki, başkalarını kendisine çekmeye çabalayan bir kitle hareketinin önemli sayıda taraftar toplayabilmesi için mevcut tüm grup bağlarını yıkması gerekmektedir. Potansiyel taraftarlar arasında en uygun olan kişi, bireysel varoluşunun adiliğini, anlamsızlığını ve pejmürdeliğini hasıraltı etmek üzere içine karışabileceği ve içinde kendisini kaybedebileceği herhangi bir topluluktan yoksun olan bağımsız kişidir.
Birleşmiş Yoksullar
Totaliter rejimle yönetilen bir toplumda devrimin nedeni, baskı ve eziyete karşı biriken hınç değil, totaliter çerçevenin zayıflamasıdır genellikle.
Reklam
Birleşmiş Yoksullar
Bir insan, kendisini yaşam seyrini belirleyebilen, konumundan tamamen tek başına sorumlu, özerk bir birey olarak görmekten ne kadar uzaksa, yoksulluğunun kendi kalitesizliğinin belirtisi olduğuna o derece az inanır.
Yaratıcı Yoksullar
Bireylerin yaratıcı güçleri kayboldukça, bir kitle hareketine katılma eğilimlerinin gittikçe arttığını görmek ilginçtir. Burada, etkisiz bir benlikten kaçmak ile kitle hareketlerine duyulan yakınlık arasındaki bağlantı açıkça görünür. İçindeki yaratıcılığın gittikçe kuruması nedeniyle gerileyen yazar, sanatçı, bilim adamı er ya da geç ateşli vatanseverlerin, ırkçılık simsarlarının, kışkırtıcı çığırtkanların, kutsal dava cengaverlerinin saflarına sürüklenecektir.
Yaratıcı Yoksullar
Özgüvenimizi en çok güçlendiren ve bizi kendimizle en çok uzaklaştıran şey devamlı yaratma yeteneği, günbegün ellerimizle bir şeyler meydana getirdiğimizi görmektir. Modern çağda hüsrana uğrayanların sayısının artması ve bireylerin kitle hareketleri tarafından daha kolay etkilenmelerinin nedenlerinden biri belki de el sanatlarının zayıflamış olmasıdır.
Özgür Yoksullar
Özgürlük için en çok bağırıp çağıranlar, özgür bir toplumda mutlu olma ihtimali en az olanlardır çoğu zaman. Eksiklikleriyle bunalan hüsrana uğramışlar, başarısızlıklarının suçunu mevcut sınırlamalara yüklerler. Gerçekteyse en derin arzuları “herkes için özgürlüğün” son bulmasıdır. Serbest rekabeti ve bireyin özgür toplumda devamlı olarak tabi tutulduğu acımasız sınavları ortadan kaldırmak isterler.
Reklam
Özgür Yoksullar
Kendi hayatlarını bozulmuş ve ziyan olmuş görenler, özgürlükten ziyade eşitlik ve kardeşlik için yanıp tutuşurlar. Bağıra çağıra özgürlük talep ediyorlarsa, eşitlik ve bir örneklik kurma özgürlüğünden başka bir şey değildir bu. Eşitlik tutkusu kısmen anonimlik tutkusudur: kumaşı meydana getiren ipliklerden biri olma; bir ipliğin diğerlerinden ayırt edilememesi. Böylece kimse bizi işaret edemez, bizi diğerleriyle kıyaslayıp kusurlarımızı açığa çıkaramaz.
Özgür Yoksullar
Ne zaman ki kitle hareketi aktif aşamasını tamamlar ve istikrarlı kurumlarla durumunu güçlendirir, bireysel özgürlük işte ancak o zaman ortaya çıkma imkânı bulur.
Özgür Yoksullar
Baskıcı bir düzene karşı özgürlük adına ortaya çıkan kitle hareketleri bile bir defa tutunup yürümeye başladıktan sonra bireysel özgürlüklere karşı kayıtsız bir tavır takınır. Bir kitle hareketi, hâkim düzene karşı ölüm kalım mücadelesine giriştiği veya kendisini iç ve dış düşmanlarına karşı savunma mecburiyetinde bulunduğu sürece, başlıca meşguliyeti birlik ve fedakârlık olacaktır ki bu da bireylerin kendi iradelerini, yargılarını ve üstünlüklerini bir kenara bırakıp teslim etmelerini gerektirir. Robespierre’e göre devrim hükümeti “tiranlığa karşı hürriyetin despotizmi”ydi.
Özgür Yoksullar
Bir insan kendisine başarı sağlayacak yeteneğe sahip değilse, özgürlük onun için sıkıcı bir yüktür. Beceriksiz olan kişi için tercih özgürlüğünün nasıl bir faydası olabilir?
Yoksullar
Kölelik kurumunun olduğu bir toplumda başkaldıranlar, yeni köle olanlar ve kölelikten azat edilenlerdir. Kölelikten azat edilenlerin hoşnutsuzluğunun kökü, özgürlüğün ağırlığından ileri gelir.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.