Amerikan Tıp Enstitüsü sağlık profesyonelleri ve hastalar açısından hasta merkezli kaliteli sağlık bakımını yansıtan dokuz temel boyut belirlemiştir. Hasta değerlerine saygı Hasta tercihlerine ve ifade edilen ihtiyaçlara özen Bakımın koordinasyonu ve entegrasyonu Bilgi, iletişim ve eğitim Fiziksel rahatlık Duygusal destek Ailenin ve arkadaşların katılımı Süreklilik Bakıma erişim
Sayfa 150Kitabı okudu
Güç ve bilgi
Geçmişte sansür bilginin akışını engelleyerek işliyordu. 21. yüzyıldaysa insanları gereksiz veriye boğarak işliyor. Dikkatimizi neye odaklayacağımızı bilmiyor ve zamanımızın çoğunu tali konuları araştırarak ve tartışarak geçiriyoruz. Kadim zamanlarda güç sahibi olmak, veriye erişim yetkisine sahip olmak demekti. Bugünse güç, neyi görmezden geleceğini bilmek demek. Kaotik dünyamızda olup biten tüm bu olayları göz önünde bulundurarak aynı soruyu bir kez daha sormalıyız; dikkatimizi neye odaklayacağız?
Sayfa 414Kitabı okudu
Reklam
“İnsanlar devamlı daha iyi bir gelecek yaratmak istediklerini haykırıyor.Bu doğru değil.Gelecek kimsenin ilgilenmediği kayıtsız bir boşluk...İnsanların geleceğin efendileri olmak istemesinin tek nedeni geçmişi değiştirmek.Fotoğrafların rötuşlandığı ve biyografiler ile tarihin yeniden yazıldığı laboratuvarlara erişim için savaşıyorlar.” -Milan Kundera
Davranış teknemizi süren, kendimiz değiliz; en azından sandığımız ölçüde. Kim olduğumuz, bilinçli erişim yüzeyinin çok derinlerinde belirlenmiştir. Ayrıntılar zamanda geriye, doğumumuzdan öncesine, spermle yumurtanın birleştiği ana kadar gider. Bu birleşme bizi bazı özelliklerle donatmış, diğerlerini dışlamıştır. Kim olacağımız ise moleküler şablonlarımızla, yani asitlerden oluşan, gözle görülemeyecek kadar küçük, bir dizi yabancı kodla başlar; üstelik de biz daha sahneye bile çıkmadan. Bizler, aslında erişilmez mikroskobik tarihimizin birer ürünüyüzdür.
Sayfa 161Kitabı okudu
Hiçbir şey bilmiyorsan, bildiğin tek şey de senin tek gerçeğin olur. Bugün olduğu gibi. Bilgiye kolay erişim ilk işitildiğinde kulağa son derece muazzam bir nimetmiş gibi gelse de, netice itibariyle bugün karşı karşıya olduğumuz manzara; birçok datayı/bilgiyi okumuş ve sentez etmiş kişilerin olmayışının, sıradanlaşan, düşünmeyen geniş kalabalıklar ve bilimin deyim yerindeyse ayağa düşmesinin yegâne sebebi budur.
Sayfa 23
Davranış teknemizi süren, kendimiz değiliz; en azından sandığımız ölçüde. Kim olduğumuz, bilinçli erişim yüzeyinin çok derinlerinde belirlenmiştir.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Bizim kanaatimiz odur ki, devlet, çocuğun “nasıl” yetiştirileceğine karar verecek merci olmamalıdır, çünkü bu hak, çocuğun velayetini üstlenmiş olan ailesine aittir. Abdurrahman Arslan, bir söyleşisinde bu duruma temas ederek devletin dindar çocuk yetiştirmesi hâlinde belirleyeceği makbul dindar tipoloji ile birlikte aslında tek tip bir dindarlığı hâkim kılacağının216" ve böylelikle de İslâm'daki mezhepsel zenginliği -belki de Bauer'in tabiriyle İslâm'daki müphemlik kültürünü-217 göz ardı edeceğinin altını çizer.2'18 Dolayısıyla devletin -her dönem değişiklik arz eden- bir makbul vatandaş tanımı yapıp onun üzerinden eğitim vasıtasıyla biçimlendirme işine girişiyor oluşu asla makbul addedilmemelidir. ----- 216. Nitekim Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi ders kitaplarına bakıldığında Sünni ve daha da öte Hanefi bir tahakküm bizi karşılar. Bkz. MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü. Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersi (9,10,11,12. Sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu. Ankara: MEB, 2016. 217. Bkz. Bauer, T Müpbemlik Kültürü ve İslâm. İstanbul: İletişim, 2019. 218. Arslan, A. “Tek tip dindar yetiştirilmek isteniyor.” OnSYirmi$. Erişim. https://on5Syirmi$.com/kultur-sanat/fikir/tek-tip-dindar-yetistiriltmek-isteniyor/
Sayfa 220Kitabı okudu
. Okul Yaratıcılığı Öldürür isimli TED konuşmasında Robinson, okulun, yaratıcılığın temelini teşkil eden “hata yapabilme” yetisini tu kaka ettiği anlayış çarpıklığına şöyle temas eder: Bildiğimiz şu ki, eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilseniz, hiçbir zaman orijinal bir şey bulamazsınız. Ve zamanla yetişkin olduklarında, çoğu çocuk bu kapasitesini yitiriyor. Yanlış yapmaktan korkar hâle geliyorlar. Hataları damgalıyoruz. Ve mevcut ulusal eğitim sistemlerimizde de bir çocuğun yapabileceği en kötü şey “hatalar”dır. Ve sonuç şu ki insanları yaratıcı kapasitelerinin dışına yönelik eğitiyoruz. Picasso bir keresinde, bütün çocukların sanatçı olarak doğduklarını söylemişti. Problem, büyüdüğümüzde de sanatçı olarak kalabilmekte. Şuna yürekten inanıyorum: Bizler yaratıcılık özelliğimize yönelik değil, aksi yönde büyü. yoruz. Ya da daha doğrusu, ondan uzaklaştırılacak şekilde eğitiliyoruz. Peki, niye bu, bu şekilde oluyor?89 ------ 80. Robinson, K. “Okullar Yaratıcılığı Öldürüyor!” (TED Konuşması| Erişim: ted.com/talks/sir_ken_r...
Sayfa 139Kitabı okudu
— -> Kalbin, aklın mutlak egemenliği ile perdelenmesi, “muhayyile”nin (imgelem) de örselenmesine sebep olur. Eğitilerek otomatlaştırılan teknik beşer, içsel zenginliğine erişim imkânından mahrum kaldığı gibi muhayyilesi ile olan irtibatını da kesintiye uğratır.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.