Yazarın mahlas ile kaleme aldığı okuduğum ilk kitabı. Kısaca kitabın konusu; ülkesine yıllar sonra bin türlü badireler atlatarak dönen kahramanımız kardeşinin kaçak babasının ise ülkesine ihanetten (Alman ajanı) olarak hapis yattığını öğrenir. Fakat kardeşinin ona yazdığı mektuplarda bunun iftira olduğu ailesinin ve babasının onurunu kurtarmak için oldukça tehlikeli bir göreve atılacağını bunun için abisinin ülkesine dönmesini istemesiyle başlar. Ülkesine dönünce hem kardeşini hem babasını kurtarma çabası ve bu sırada dönen polisiye olay/koşturma/ tanık/ sanık ve delillere şahitlik ederiz.
Tesadüf eseri bir sahaftan satın aldığım kitap açıkçası diğer türk polisiye zaaflarına düşeceğini düşerek başlamıştım. Yani daha öncede belirttiğim gibi genel olrak okuduğum Türk polisiye eserlerindeki suçlu/katil belliyken nedeni okuyucuya finalde iletilirken genelde yabancı yazarlarda tam tersi oluyordu. Doğal olarak okuyucu puzzle çözer gibi suçluyu/katili nedenlerle parça parça bulurken daha keyif alıyordu. İşte tamda bu kitapta böyle diyebilirim. Kahramanımız hikayesi, çevresinde yardımcıları ve onların hikyeleri adım adım nedenler/deliller ve peşi sıra gelen çözümler ve finalde öğrendiğimiz katil/katiller hain/hainler. Gerçek anlamda başarılı bir polisiye romanı diyebilirim. Kitap kurtlarının kesinlikle kaçırmaması gerek. Bir eser. Beraberinde elbette içselleştirilmiş erk söylemler bazen dikkati celp etsede görmemezlikten gelmek an sağlıklısı :) iyi okumalar.
Birileri, hep sizi bir ‘şey’ olamaya zorlar: Anne olmaya zorlar,hemşire olmaya zorlar, seven ihtiraslı olmaya zorlar,zürafa olmaya zorlar, bakıma muhtaç kedi yavrusu olmaya zorlar,erk sahibi olmaya zorlar- zorlar da zorlar.
Ökült bilimlere merak salmışken "Erk Hayvanı Bulma Meditasyonu"na denk gelmiştim. Bilmediğim bir şey olduğu için hemen araştırmaya başlarken bu kitabı buldum. Ama kitap Erk Hayvanımızı öğrenmemiz için değil hayatımızda sorun yaşadığımız noktalara hayvanların özellikleriyle parmak basıp şifalandırmayı ele alıyor.
Anlatımını çok beğendim.
En kötüler sanatı ırgalamıyor; erk , hep daha çok erk istiyorlar ve bu nedenle de kendi oyunlarına dahil olmak istemeyenlerin taktiğini zayıflatarak , para ve terör yaymayı sürdürüyorlar.
Bugünün insanı, bugünkü reel toplum yaşamının etiği içinde insanların birbiriyle ne gibi "değerler" için yaşayıp kavga ettiğini, insanın insandan neden ve ne için korktuğunu, insanın insan karşısındaki toplumsal konumunun nedenlerini nasıl biliyor ise; toplumsal yaşamındaki ilişkilerde başka insanlardan ya da gündelik hayatın akışı içinde her zaman rastlamadığı "yeni" ve "yabancı" öğelerden neden ve niçin korkuyorsa; "aşk" deyince, "başarı" deyince, "erk" deyince, "mutluluk" deyince, "eğlenmek" deyince ne anlıyorsa, TV'nin belgesel/tarih dizilerinde de bunları bulmaktadır.
Dizilerdeki tarihi kişiler, karakterler ve yaşamları, bunların yaşamları sırasındaki olaylar hep bu basmakalıp bilgilenimlere göre verilmektedir.
Kitleleri amaca uygun şekilde yönlendirmek. Ne de olsa, inancımız şudur ki tartışmanın hedefi gerçeğin doğasını değiştirmek olmalıdır. Böyle meselelerde kaba kuvvetten çok erk kullanmayı yeğleriz.
- Koda
..bizim ailede otorite babam değildi, Resulullah'tı, Cenab-ı Allah'tı. O aşkın bir otorite. İnsani bir otorite değil, üst bir otorite... Bu erk dediğimiz iktidarın öyle bir yüzü var ki, size emrediyor; ama öyle de bir yüzü var ki, sizi çok seviyor ve nimetine gark ediyor. Hayatı onun lütfuyla, keremiyle yaşıyorsunuz. Pratikte tabii ki inhiraflarımız olmuştur.
Bizi sevmiyorlar hayta sevgilim, bizi sevmiyorlar, istemiyorlar bu gezegende. Ne erk, ne demokrasi, ne muhalefet ne de aykırı uçtakiler. Kilerimizdeki ümit tükendi. Aklında olsun!
Karın tokluğuna çalışan gariban köylü, vahşete olduğu kadar ticarete de hevesli olan Taliban ve zulasını dolduran ABD, emperyalizm! Amerika ' da, Avrupa ' da eroin ...
Isıtılan mal, altın vuruş! Afganistan yıkılışını sürdürürken, dünyanın çeşitli yerlerindeki varoşlarda krize giren, ölen çocukların varlığı ... Korkunç bir döngü!
Beslenme sorunuyla y e r v e i k l i m (Klima) sorunu sımsıkı bağlıdır birbirine. Kimsenin elinden gelmez her yerde yaşamak; bütün gücünü gerektiren büyük ödevler üstlenen bir kimse için seçim çok çetindir burada. İklimin m e t a b o l i z m a üzerinde ağırlaşma, hızlanma konusunda büyük bir etkisi vardır, yanlış bir girişim insanı yalnızca görevinden koparmakla kalmaz, onu daha başlangıçta engelleyebilir: ödevin yüzünü bile göremez. Bir bağırsak zorluğu, küçük de olsa, kötü bir alışkanlığa dönüşünce bir dehayı sıradan biri, neredeyse bir “Alman” durumuna düşürmeye yeter. Metabolizmanın hızı tinin ayaklarının çevikliği ya da aksaklığı ile doğru orantılıdır; tinin kendisi de metabolizmanın bir türüdür. Şimdiye değin aydın görüşlü insanların olduğu, inceliğin, düşünsel ışıltının, üstün düşünme yetisinin yurt edindiği yerleri bir araya toplayın: hepsinin kuru eşsiz bir havası vardır. Paris, Provence, Floransa, Kudüs, Atina – bu adlar şunu kanıtlıyor: deha kuru havayla, duru gökle b a ğ l a n t ı l ı d ı r , - bu da hızlı bir metabolizma, olanaklılık yoluyla çok geniş ölçüde yoğun bir erk oluşturma demektir.