Feth Ali'yi artık mücadeleden vazgeçmiş, Tavuskuşu Tahtı'nda kendini kaderin akışına bırakmış olarak görüyoruz. Ancak bu zoraki ara, en azından Fars geleneklerine ve tahayyülüne uygun olmalıydı. Saray hareminde (enderûn), yaklaşık sekiz yüz huri vardı. Hokand Hanı'nın üç bin kişilik haremiyle kıyaslandığında, bu pek de büyük bir
"Sadece bir erkek ilişkide bir şey istedi diye kadının ille de bunu istemek zorunda olmadığını anlamıyor musun? Biriyle çıkacak yaşa geldiğinde bunu öğrenmen gerekecek, her ilişkide sesinin duyulma sını sağlaman şart.”
David Herbert Lawrence'dan okuduğum ilk eser kendisi. 2024'ün de ilk kitabı oldu :) Başka yerlerde okuduğuma göre yazarın otobiyografisi denebilecek nitelikteymiş bu eser. Yer yer yoğun betimlemeleri ile sıkıcı gelse de genel itibariyle akıcı bir kitaptı. Eşinde aradıklarını bulamayan bir kadının oğlunu ve oğlunun hayatını nasıl
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi
Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
"Acaba, bir kadının sevdiği erkeğe gülümsediği gibi, bir kadına gülümseyen erkek var mıdır dünyada? Kadın, bir otobüs durağında, bir tren garında, evine yiyecek aldığı herhangi bir markette bile sevdiğine rastladığı zaman öylesine hazırlıksız ve teklifsiz gülümser ki! Bunun tersi de doğru olabilir tabii. Bir erkek asla, genelev salonundaki bir kız gibi yapmacıklı gülümseyemez. Ama genelevdeki kadın, bir gerçeği taklit eder diye düşündü. Erkeğin taklit edecek bir şeyi yok ki..."
Kadınlar susarak giderler,
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der.
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o