erman

erman
@ermanym
17 April
10 reader point
Joined on November 2019
“Her Papalagi'nin bir mesleği vardır. Bunun ne olduğunu anlatmak pek kolay değil. Aslında çok istenmesi gereken, ama hiç istenmeyen bir şey gibi.”
Reklam
“Bir makinenin yonttuğu kanoyu, balyozu ne yapayım ben? Makine, yaptığı iş üzerinde konuşamayan, gülümsemeyen; bitirdikten sonra yaptığın işe, onlar da sevinsinler diye annene ve babana götüremeyeceğin soğuk, kansız bir nesneden başka nedir ki? Eğer makine ben elimi bile sürmeden yenisini yapacaksa, ben tanoa mı, şimdi sevdiğim gibi sevebilir miyim? İşte, makinenin içindeki bela budur. Papalagi hiçbir şeyi sevemez, makine her şeyin aynısından bir daha yapabilirken nasıl sevsin ki?”
“Tanrı birine fazla meyve vermişse, o kişi meyveler elinde çürümemesi için ondan kardeşlerine vermelidir.”

Reader Follow Recommendations

See All
“Bizim dilimizde "Lau" benim demektir, ama aynı zamanda da senin demektir. Oysa Papalagi'nin dilinde bu senin ve benim gibi aynı anlama gelen tek bir söz bile yoktur. Benim olan yalnızca ve tek başına bana aittir, senin olan ise yalnızca ve tek başına sana. Onun için Papalagi, kulübesinin çevresindeki her şeye "benim" der. Bunlar üstünde onun dışında kimsenin hakkı yoktur.”
“Kaç yaşındasın demek kaç dolunay boyunca yaşadığın anlamına gelir. Oysa dolunayları saymak, bunun hesabının peşine düşmek pek tehlikelidir, çünkü böylece insanların genellikle kaç dolunay yaşadığı ortaya çıkar. Kişi buna çok dikkat ederse ve yeterince çok dolunay geçmişse, "Artık yakında öleceğim" demeye başlar. Ondan sonra ne keyfi kalır ne de başka bir şeyi ve kısa süre sonra da gerçekten ölür gider.”
Reklam
“Hele bir düşünün kardeşlerim, hemen şu anda büyük bir fırtına çıksa ve ormanla dağı söküp götürse. Hem de tüm ağaçlarıyla, yapraklarıyla birlikte. Bütün midyeleri, lagünün bütün hayvanlarını alsa ve geride tek bir hibikus çiçeği bile kalmasa, hani şu bizim kızların saçlarına taktıklarından. Her şey, gördüğümüz her şey yitse, kumdan başka bir şey kalmasa görünürde. Toprak, avuç açmış bir insanın eline benzese, ya da üzerinden kızgın lavların aktığı bir tepeye. Palmiyelerin arkasından nasıl ah ederdik, midyelerin, ormanın, her şeyin arkasından... İşte, Papalagi'nin bir dolu kulübe diktiği ve kent adını verdiği yerlerde de toprak bomboş bir el gibi çorak. İşte bu yüzden Papalagi, çılgın gibi Büyük Ruh'un rolünü oynar. Sahip olmadıklarını unutabilsin diye. Kendisi bunca yoksul, ülkesi de bunca acılı olduğu için dört elle "şey'lere sarılır ve delinin solgun yaprakları toplaması gibi toplayıp, kulübesini ağzına kadar onlarla doldurur.”
“İşte, bütün bunların hepsi; yani kalabalık taş kutular, taş yarıklar, oraya buraya uzanan binlerce ırmağın içindeki insanlar, gürültü, kargaşa; ağaçtan, gökyüzünün mavisinden, temiz “havadan, bulutlardan yoksun kapkara kumlar ve dumanlarla kaplı yerler Papalagi'nin "kent" adını verdiği şeydir. Ömründe hiçbir ağaç, tek bir ırmak ve gökyüzünü görmemiş ve de Büyük Ruhla yüz yüze gelmemiş insanların yaşadığı, ama yine de gurur duydukları yaratıları.”
"Eğer çocuğunuzun zihinsel potansiyeline ilk yıllarda gereken yatırımı yapmazsanız, sonraki yıllarda bunun telafisi çok zor oluyor" ... "Bu yüzyıl çocuk gelişiminde babaların yüzyılı olacak." ... "Erken çocuklukta zihinsel becerileri ölçmenin en kestirme yolu, çocukların kelime haznesini ölçmektir." ... "Çocukluk gelişiminde her becerinin hızlı bir şekilde yerleştiği 'kritik gelişim dönemi' vardır. Gelişimin büyük oranda gerçekleştiği bu kritik dönemleri çok iyi değerlendirmezseniz kaçan fırsat bir daha kolay geri gelmez...Özdenetim becerisini kazandırmak için açılan pencere, çocuk 10 yaşına varınca kapanmış oluyor." ... "0-36 ay döneminde çocukla kitap okumak çocuğunuza yapacağınız en kıymetli yatırımdır."
"Sözcüklerin ötesinde bir dil var...Evren herkesin anlayacağı bir dilde var olmuştur, ama insanlar unutmuştur bu dili. Birçok şeyle birlikte bu Evrensel Dil’i arıyorum ben...Çünkü insanlar resimlerin ve sözcüklerin büyüsüne kapılıp sonunda Evrenin Dili’ni unuturlar...Cesaret, Evrenin Dili’ni arayan bir kimse için en büyük erdemdir. "
"Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım.” ... "Ey bahtsız! Tarihinin hiç bir devrinde kendine bu kadar yabancı, bu kadar hayran ve düşman olmadın. Laboratuarında aradığın, incelediğin, oyduğun, dibine indiğin, sırrını değiştiğin her şey arasında yalnız ruhun yok. Onu beyin hücrelerinin bir üfürüğü sanmakla başlayan müthiş gafletin, otuz yıl içinde gördüğün iki muazzam dünya harbinin kan ve göz yaşı çağlayanlarında en büyük dersi arayan gözlerine bir körlük perdesi indirdi. Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını elemeye yarayacak ye seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan mânevilere ve mukaddeslere, inan! Onlar hakkında bu kadar küçükçe düşünmekten utan! Her sezilen derinliğin ifşa ettiklerini düşünmekten bile seni alıkoyan tabiatçı metodlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Ortaçağ papazında haklı olarak ayıpladığın dar kafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrakinin kapalı dünyası içinde kalma: Arşı geç, ferşi atla, sidreyi aş. Gör ne var maverada ibrethiz.”
Reklam
"Ordunun ruhu sabah keskindir, öğleyin bayrak sallanmaya başlar, akşamsa aklı kampa dönmektir."
"Güçlü başlayın, geç başlayın, gösterin anlatmayın." ... "Kusurlu bir kahraman kusursuz bir kahramandan çok daha ilgi çekicidir." ... "Mekanı bir karakter haline getirin."
"Doğru bir oyuncu seçimi filmin yarısı demektir" ... "En kötü karakter bile olsa, karakteri sevmeden onu betimleyemem." ... "Vurgulanmak istenenler izleyicinin gözüne sokulmamalı. Bu şeyleri izleyici sanki kendi bulmuş gibi güzel saklamalı." ... "Sürekli olarak sempati kazanmaya uğraşıyoruz. Kabul görmek, bizim için solunan hava gibi." ... "Bir gözü sanata diğer gözü paza bakan 'şaşı' filmlerin yapımcıları." ... "Eğer bir film, izleyiciyi bir akşam boyunca kendisiyle hesaplaştırabiliyorsa bu çok şey ifade eder. Daha fazlası beklenmez."
"Bu kitapta sadece bir tane denklem göreceksiniz. O da E=mc²." ... "Bugün, NASA uydularının tahminlerine göre evren şunları içeriyor: %72 karanlık enerji, %23 karanlık madde, %4.6 ışık dahil bildiğimiz madde. Gerisiyse bilinmiyor." ... "Dünya ekseninin eğriliği nedeniyle güney yarımküre daima gökada merkezine bakarken,
"Astronomi ile ilgili olarak çok uzun zamandan beri sorulan bir soru da şudur: Gezegenlerin birbirleri üzerindeki sürekli değişen etkileri göz önüne alındığında Güneş sistemi sonsuza kadar dağılmadan varolabilecek midir?" ... "Eğer galaksilerin uzaklaşma hızları uzaklıkları ile doğru orantılıysa, bütün galaksiler için hızın uzaklığa oranı sabit olmalıdır. Hubble sabiti adı verilen bu oran evrenin şu andaki genişleme hızını vermektedir." ... "Günümüz astronom ve fizikçileri, şu an var olan evrenin özelliklerinin büyük bir olasılıkla ilk yüz binde bir saniye içinde olup bitenlere bağlı olduğunu düşünüyorlar."
"Bir çocuğu kendi öğreniminizle sınırlamayın çünkü o başka bir devirde doğdu"(Rabindranath Tagore) ... "Öğretme konusundaki temel felsefem basit ve son derece şahsiydi. Keşke bana da böyle öğretselerdi dediğim biçimde öğretmek istiyordum." ... "Bütün eğitim hayatı boyunca öğrenci, pasif olmayı düzgün oturmayı, bilgiyi alıp papağan gibi tekrarlamayı öğrenmiş. Çocukların bir saat boyunca oturup dinlemelerini istemek doğal mı? Hayır, çocukların bir şey yapmak istemesi, iş ya da oyunla meşgul olması, etkileşime girmesi doğal. Öğrenciler doğal olarak pasif değil. Tuhaf ama pasif olmayı öğrenmeleri gerekiyor." ... "Aristo, Metafizik'in ilk satırında 'bütün insanlar doğal olarak bilgiyi arzular' diyor. Pazarlanabilir beceriler demiyor." ... "Bugünkü sistemimiz disiplinleri 'ders'lere bölüyor, sonra bu dersleri birbirinden bağımsız ünitelere ayırıyor, böylece de konuların ayrı ve bağımsız olduğuna dair tehlikeli bir yanılsama yaratıyor."
Reklam
"Çocuğunuzun gelişen odaklanması için duyduğu ihtiyaçları hiçe sayarak oradan oraya koşturarak, TV ya da video oynatıcısının önünde hipnotize olmuş gibi oturmalarına izin vererek odaklarına zarar veriyor, hem bilinçli dikkatlerini, hem de iradelerinin gelişimini yok ediyoruz." ... "Maalesef, yapısal bir aktiviteye odaklanma yeteneği yavaş gelişen bir çocuk için en kötü çevre, çok küçük çocuklar için sunulan grup oyununa yönelik ortamlardır. Bu ortamların genelde karmaşık aktivitelerle ve çocuğun dikkatini dağıtacak unsurlarla dolu olmasının dışında, eli çalıştırarak odaklanmasına ve gelişimine katkıda bulunan hiçbir aktivite de sunmaz." ... "Şu andaki çocukluğu ticarileştirme kaygısı, vücudunu tamamen kullanım ve bağımsız hareket için geliştirmeye çalışan bebeğin yoluna taş koymaktır. Küçük çocukları hapsetmenin her yolunu geliştirdik: Beşikler, parmaklıklı oyun parkları, yüksek mama sandalyeleri, ana kucakları, hoppalalar, araba koltukları..." ... "Çocukların başarısına yorum yapmak ya da alkışlamak, deneyimledikleri şeye olan konsantrasyonlarını bozup dikkatlerinin size kaymasına neden olur. Üstelik ebeveynler onları övmeyi abartırlarsa, çocukların bağımsızlıkları engellenir, normal bir başarıda bile takdir bekler hale gelirler."
"Eski Doğu kültürlerinde, öğretmenler yeni öğrencilerine üç emir verirdi: 'dinle', 'işbirliği yap' ve 'ayrıl'. Bu komutlardan her biri, belirli bir öğrenme biçimiydi. Zihinsel haritalamanın bu üç emre eşdeğer olan üç kuralı: 'Kabul Et', 'Uygula' ve 'Uyarla'dır." ... "Zihin Haritanız, mümkün olduğunca görme, işitme, koklama, tatma, dokunmave kinestetik duyulara karşılık gelen kelimeler ve resimler içermelidir."
"Dünya'nın şu anda ve tarih boyunca sahip olduğu iklimi ve kimyasal özellikleri yaşam için daima uygun gibi görünüyor. Bunun rastlantı eseri gerçekleşmiş olması ihtimali, trafiğin yoğun olduğu saatlerde gözleriniz kapalı bir şekilde kullandığınız arabadan çizik bile almadan kurtulmanız ihtimaliyle aynı." ... "Gaiya'yı Dünya'nın
"Beni bir film yapmaya davet etme ihtimalinin ne kadar olduğunu öğrenmek istedi. Ona Thomas Mann'ın Yusuf'unu okumasını önerdim." ... "Öyle, çünkü 20. yüzyıl duygusal enflasyonun yükselişine tanık oldu. Endonezya'da 2 milyon insanın doğrandığını gazetelerden okuduğumuzda hissettiklerimiz, buz hokeyi takımımızın bir maç kazanması halinde farksız." ... "Bir yazar, yeteneğine rağmen yazdıklarını basacak kimse yok diye yazmayı bırakırsa o zaten yazar değildir." ... "Tiyatro yazarları perden kapanmadan önce yer alacak etkileyici repliklere ya da ani dönüşlere fazlasıyla bel bağlarlar. Zevksizlik örneği bence. İyi oyunlarda bunlara hiç gerek duyulmaz." ... "İnsanoğlu hep bedenini korumaya çalışmıştır ve ruhunu korumaya yönelik hiç bir düşüncesi olmamıştır." ... "Öyle önemsiz, acınacak ve zayıf oluyor ki insanlar, "ekmeği", yalnızca "ekmeği" düşündüklerinde, böyle düşünmenin onları yalnızca ölüme götüreceğini idrak bile edemiyorlar." ... "Sinema gittikçe dejenere oluyor. Bunun sebebi, sözde görüntü yönetmenlerinin sinemayı kendi iç dünyalarından söküp ayırmaları. Sinemayı övgü ve para kazanma yolu olarak görüyorlar." ...
"Etrafta imparatorun bir müzisyeni pek değerli bulmadığına dair söylentiler dolaştığında, müzisyen yüksek sosyetenin de gözünden düşüyordu." ... Çocukluk döneminin Mozart'ın karakteri üzerinden belirgin bir etkisi olduğu açıktır. Bu dönemde bir süreliğine tatmış olduğu, herkes tarafından onaylanma ve hayran olunma duygusunun ihtişamını yeniden yaşayabilmek için sürekli çabalamaktaydı." ... "Kendine hayatına anlam kazandıracak bir görev yüklemişti; oğlundan "büyük" bir insan yaratma görevini."
"Kitaplar yalnız kralların adını yazar." ... "Hristiyanlığın yükselişini, Roma İmparatorluğu’nun yükselişini ve çöküşünü anlamadan anlayamazsınız. Rönesans’ta sanatın gelişmesini, Avrupa feodalizminin büyük şehirlerini ve de Avrupa dışındaki kıtalarda uygarlığın ilerlemesini anlamadan anlayamazsınız. 19. yüzyıldaki işçi
Reklam
"iPod'un ve onun her yere yayılarak ikon haline gelen beyaz kulaklıklarının böylesine popülerlik kazanmasını geçici bir moda olarak görebilirsiniz. Fakat nörolojik açıdan, Job'sun gördüğü şey beynimizin ayna nöron adı verilen nöronlarla bağlantılı bir bölgesinin zaferinden başka bir şey değildi."
"Eğer karşınızda bir belirsizlik olmazsa, insan gitgide iyileşen anların değerini algılayamıyor." ... "Güneş doğmuş ve etrafımızı saran siyah beyaz görüntüyü rengarenk bir dünyaya dönüştürmüştü. Gecenin tüm korkuları, sabahın tüm gerginlikleri yok olup gitmişti." ... Tırmanışta, insan yapılabilen şeylerin sınırlarında dolaşırken bile, her şey yaşam içindir." ... "Hayatta kalabilmemi kutlamak için arkadaşlarımın gelip beni karşılamalarını beklemiyordum. Sadece karşımda eşimi görmek istiyordum. Evet, oradaydı. Bana sonsuza dek elveda demek için gelmişti! O an hiç bir şeyi hatırlayamadım. Belki bir kadın için benim gibi çılgın bir adamla yaşamak olanaksızdı. Belki benim yokluğumda kendi hayallerinin peşinden gitmişti. Ben her zaman herkesin hayatını sonuna kadar yaşamasından yana olmuşumdur. Başlangıçta sakinliğimi korudum. Sonrasındaysa yaşamımın bir parçasının sona erdiğini hissettim."
"İnsanoğlu tam sevinemez, bu onun için imkansızıdır. Düşünce vardır, küçük hesaplar vardır ve korku vardır. Bilhassa korku vardır. İnsanoğlu korkan mahluktur." ... "Ateş gibi; fakirlik insanı güzelleştirir ve asilleştirir. Fakat sefalet hoyratlaştırır; ruhen sefil eder. İnsanda insanı öldürür. İnsanlık şerefi ancak muayyen bir refah içinde mümkündür." ... "İnsan talihinin mahpusudur. Ve bu talihin karşısında imandan ve bilhassa ıstıraba katlanmaktan başka silahı yoktur."
“Piyanosunun başında Chopin sanki hep doğaçlama yapar gibiydi diye anlatılır; başka bir deyişle, sürekli olarak zihnindeki bir düşünceyi arar, yaratır, biraz biraz keşfeder gibiydi. Onun için eseri bize, adım adım giderek oluşmaktaymış gibi değil de, daha baştan mükemmel, kesin, nesnel bir bütünmüş gibi sunulursa eğer, o türden sevimli
"Bu yüzdendir ki müzikte ses, resimde renk, dramda karakter nasıl temel yapıtaşı durumunda oluyorsa, zaman da sinema sanatının temel yapıtaşı durumundadır." ... "Sonuç itibariyle ritim, film parçacıklarının metrik bir sıralaması asla değildir. Ritim, kadrların içinde var olan zamanın geriliminden oluşur. ... "Montaj demek, zamandan heykel yontmak demektir. İşte sinemada görsel imaj dediğimiz olgu budur."