192 syf.
5/10 puan verdi
Merhabalar, evi taşıma esnasında gelen bir kargo ile bu kitap elime ulaştı. Hiç beklemediğim bu kitabı keyifle okudum. Oğuzhan Uğur'un yaptıklarını her zaman takip ederim ve çoğu hareketinin takdir edilesi bir yanı var. Vatanı, Milleti için gençlere yol gösteren bir kişiyken bu kitabı heyecanla okudum. Kitapta o kadar güzel konulara yer verilmiş ki tarih seven ben bile bazen anlayamadığım, karıştırdığım konuları çok güzel bir şekilde anladım. Kudüs'ten, ermeni meselesine kadar birçok konuya yer verilen kitapta başlangıcından son haline kadar açıklayıcı bir şekilde okuyucuya aktarılmış. Kahraman Türk kadınlarının değerini, Milli Mücadele'nin aslında ne kadar önemli olduğunu anlatan bu kitabı her Türk gencinin okuyup anlamasını çok isterim. Benim çok beğenerek okuduğum ve kesinlikle tavsiye ettiğim güzel bir kitap.
Memleket Mevzuları
Memleket MevzularıOğuzhan Uğur · Nemesis Kitap · 202428 okunma
Yazar, Ermenilerin uğradığı haksızlığa, en büyük insanik trajedilerinden birisi sayar. Kovalanan bu halktan geriye kalan, yalniz Ermeni portakal bahçeleri, dut ve zeytin agaçlari, bakimli geniş çiftlikler, evler, konaklar, guzel yapilar, altın ve rengârenk mücevherlerle dolu definelerdir. Çağımızın basinda Çukurova da Ermenilerin tum mal varlığ üzerine konan, topraklarin ele geçiren, gittikçe zenginlesen büyük toprak agalarinin sayisi giderek artar. Bunlarin başını çekenlerden birisi de, ilerde tekrar kendisine dönecegimiz Arif Saim Bey'dir. Bu beyin ele geçirdigi topraklarin büyük bir kism, Ermenilerden kalan kocaman çiftliklerde. Arif Saim Bey siftliklerden birisini de Mustafa Kemale armagan eder. Ince Memed'in takibinden kurtulamayan Arif Saim Bey, romanin dördüncü cildinin sonunda ünlü eşkiya tarafindan Ermenilerin öcü alınırcasına vurulup öldürülür
Reklam
• SON - BİR GRİ PROPAGANDA - SÖZDE "ATATÜRK" FİLMİ HAKKINDA!
- 2023 Yılında bir film vizyona girdi, büyük bir fonlanma ile, büyük bir bütçe ile, Adı 'ATATÜRK' ancak yalnız filmin adı "Atatürk" filmdeki şahıs yalnızca bir kurgusal karakter başka hiçbir şey değil! - Gelin filmin vizyona girmeden önceki sürece bakalım: Filmin yapımını, ücretlerini "Disney" üstlendi, bir Amerikan
Türk Büyükleri
Osmanlının Tarihteki ilk savaşı Hamzabey köyünde gerçekleşmiş olan "Ermeni Beli Savaşı" dır.
Sayfa 36 - Nokta Kitap
(Tutarsız) Hoşgörü
Burada mutlaka ahengi yakalamak lazımdır. Ananevi hoşgörümüz; baş eğmeye, bize yapılan herşeyi kabullenmeye veya tepkisiz geçiştirmeye dayanak olmamalı. İzzet-i nefsimiz söz konusu olunca başımızı dikleştirip, haysiyet ve vekarlı bir millet olduğumuzu hatırlatmalıyız. Tabii bununda bir ölçüsü olmalı. Ecnebi düşmanlığına vardırılacak serseriliklerin milli gurur tezahürlerinde yeri yoktur. Bizim genede -tabi bazılarımızı kastediyorum- bir hastalığımız vardır, şu hoşgörü ile dikbaşlılık arasında aheng tutturamayız. Ne zaman ve kime hoşgörülü davranmak veya dikbaşlı olmak lazımdır karıştırıveririz. Mesela diyelim... Ben TBMM nde çok milletvekilleri gördüm; Ankara'da bir bağırış, çığırışları vardır kükreyen aslan gibidirler. Rakip veya muhaliflerini çiğ çiğ yiyecekler! Öyle bir hiddet, celal! .. Aynı kişileri Türkiye'ye hakaret yağdırılan diyelim Avrupa veya ABD forumlarına götürürsünüz. Ermeni meselesi tartışılıyor, gündemde Kürt tasarısı... Avrupa Parlamentosu'ndan galiz hakaretler, ülkemiz aleyhinde tezgahlar. Burada aynı kişiler ne kadar uslu, ne kadar sessizdirler. Gülümseyerek etrafı süzerler... Misalleri uzatmıyorum... Artık, öğreniyoruz. Millet olarak tepkilerimizde "ahenk" oluşuyor. Mesela, hertürlü tahrike rağmen, 1 MAYIS olabildiğince sakin geçti.
Sayfa 12
Büyük Oyun
19. YÜZYIL... Kırım Savaş'ında karşınıza çıkar. Eflak ve Boğdan'ın bağımsızlık mücadelesinde karşınıza çıkar. Bulgaristan olaylarında, Mısır'ın işgalinde karşınıza çıkar. Ermeni sorununun uluslararası alana taşınmasında, Yahudilerin Filistin'e yerleşmeleri sürecinde de karşınıza çıkar. O Türkleri Avrupa'dan atmaya çalışan bir Haçlı Savaşçısı... O İngiltere Başbakanı William Ewart Gladstone. Uzun yıllar Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid'le mücadele eden, Osmanlı Devleti'ni yıkma planları yapan İngiliz siyasetçisi...
Timaş Yayınları, Taha Niyazi KaracaKitabı okuyor
Reklam
Öyle ki, Avrupa devletlerinin katliam iddilarından bunalan devlet, 12 Ca 1337/13 Şubat 1919 tarihinde, tehcirin soruşturulması ve sebeplerinin tespiti için ikişer kişiden oluşan tarafsız hukukçulardan bir komisyon kurulması için İsveç, Hollanda, İspanya ve Danimarka hükümetlerine bir nota vermiştir Ancak bu devletler 6 Mayıs 1919'da verdikleri cevaplarda, bu teklifi reddetmişlerdir. 1915 Mayısından 1916 Ekim ayına kadar yaklaşık bir buçuk yıl devam eden göç ettirme ve yerleştirme sırasında devlet, yukarıda belirttiğimiz talimatnamelerle ve mahallinde aldığı tedbirlerle, o günün zor şartlarına ve savaş içinde bulunulmasına rağmen, Ermeniler'in canlarını ve mallarını koruyabilmiştir. Adeta yeni bir cephe açmış gibi idarî, askerî ve malî külfete girmiştir. Şayet Osmanlı yönetiminin gerçek hedefi soykırım olsaydı, büyük masraflara girmek yerine bulundukları yerlerde Ermeniler'i imha yoluna gitmez miydi?
Sayfa 94 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Bütün bu zor şartlara ve imkânsızlıklara rağmen hükûmetin, tehcire tabi tutulan Ermeniler'i büyük bir intizam içerisinde yeni yerleşme alanlarına sevk etmeyi başardığı yabancı misyon tarafından da doğrulanıyor. Nitekim, Amerika'nın Mersin Konsolosu Edward Natan, 30 Ağustos 1915'te Büyükelçi Hanry Morgenthau'a gönderdiği raporda, Tarsus'tan Adana'ya kadar bütün hat güzergâhının Ermenilerle dolu olduğunu ve Adana'dan itibaren bilet alarak trenle seyahat ettiklerini, kalabalık yüzünden sefalet ve çektikleri zahmete rağmen hükümetin bu işi son derece intizamlı bir şekilde idare etmekde olduğunu, şiddete ve intizamsızlığa yer vermediğini, göçmenlere yeteri kadar bilet sağladığını, muhtaç olanlara yardımda bulunduğunu belirtmiştir. Amerika konsolosunun bu tespitleri, Osmanlı görevlilerinin merkeze gönderdikleri raporlarla da doğrulanmaktadır.
Sayfa 77 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Ermeni çetelerinin yaptıkları vahşetlerin doğurdukları nefret bir tarafa bir tehcir hareketi esnasında soğuk, açlık ve teşkilât eksikliği yüzünden istenmeyen olaylar oldu. Bu olaylar, düşmanlarımız tarafından tüm dünyada aleyhimize çok abartılı ve iftiralarla dolu bir propaganda kampanyasına yol açtı.
Sayfa 24 - Kronik kitapKitabı okuyor
Talat Paşa'nın Sadrazamlık Dönemi
Talat Paşa'nın sadrazamlık dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, özellikle de I. Dünya Savaşı sırasında önemli bir döneme denk gelir. İmparatorluğun iç ve dış sorunlarla boğuştuğu bir zaman diliminde yaşanmıştır. Talat Paşa, 1917'de sadrazam olarak atandı ve Osmanlı hükümetinin başı oldu. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'nın etkileriyle mücadele ediyordu. Savaşın getirdiği ekonomik zorluklar, toplumsal huzursuzluklar ve uluslararası baskılarla başa çıkmak zorundaydı. Talat Paşa, sadrazam olarak ülkenin iç ve dış meseleleriyle uğraştı. Savaşın devam etmesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun kaynaklarını tüketiyor ve toplum üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı etnik ve dini grupları arasındaki gerilimler de artmaktaydı. Talat Paşa'nın sadrazamlık dönemi, Ermeni Soykırımı olarak bilinen ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminin en karanlık ve tartışmalı olaylarından biri olan Ermeni tehciri politikasının uygulandığı bir döneme denk gelir. Bu politika, Ermeni nüfusunun büyük bir kısmının sürgün edilmesi ve birçoğunun öldürülmesiyle sonuçlandı. Talat Paşa'nın sadrazamlık dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunu hazırlayan ve imparatorluğun zayıflamasına katkıda bulunan bir dönem olarak hatırlanır. 1918'de I. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun çözülmesi ve Talat Paşa'nın da sürgüne gitmesiyle son buldu.
Talat Paşa
Talat Paşa
Reklam
Türkiye'ye yapmadığı bir "Ermeni Soykırımını" yapmış olmakla suçlayan Vatikan ve Papalık bakalım hiç yaşamamış/varolmamış bir muharref İncil kavramının ya­şadığını AİHM'de kanıtlayabilecek mi?
Gregoryen Kilisesi de denen Ermeni Apostolik Kilisesi hem Doğu Ortodoksları hem de Roma Katolikleri tarafından sapkın {inanışa ters düşen) addedilmişti. Bu yüzden Ermeni Apostolik Kilisesi 554 yılında, her ikisiyle de ilişkisini kesti.
Sayfa 18 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okuyor
Molla Bahattin Mahallesi
Yetmiş gün Diyarbekir'de konuk olmuş Sultan Süleyman. Kanuni o mahallede bir eve konuk olmuş. Sofra kurulduğunda ipekten sofra bezleri serilmiş yere. Kanuni sofraya bakmış ve Diyarbekir'in Ermeni el işi saf ipeğini fark edince gülümsemiş. Ev sahibi merak edip "Padişahım hayrola"diye sormuş. Padişah, "Benim de sarayımda aynısı var"demiş. Düşünün zenginliği, güzelliği! Osmanlı padişahının sarayında olan ipek sofra bezinin aynısı Diyarbakır'daki bir evde de var.
Sayfa 56 - Everest Yayınları- SöyleşiKitabı okudu
1,500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.