Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüm büyük güçlerin savaşa girmelerine neden olan esas sebeplerin yanı sıra bizatihi savaşın başlamasıyla ortaya çıkmış; ikinci, üçüncü sırada duran amaçları vardı. Esas meselesi Almanya ve Alsace Lorraine olan Fransa, Filistin ve Suriye yönünde de amaçlar taşıdı diye, bunlar Fransa'nın savaşa giriş nedeni addedilemez; muharip tarafların savaş sonrasında ortaya çıkmasını arzuladıkları bir sürü yeni düzenleme de savaşa girişlerinin sebebi olarak gösterilemez. Liberal emperyalist izahat ve ona koşulu Ermeni anlatısı ne kadar çarpıtmaya kalkışsa da Osmanlı İmparatorluğu içn esas mesele, Çarlık Rusyası'ndan kaynaklanan tehdit, bu meyanda İstanbul ve Boğazlar'ın korunması ile Doğu Anadolu'nun işgalinin önüne geçilmesi olmuştur. Diğer her şey, bu asli endişenin çok altına düşer, hiçbir şey bu temel gerçekliğin önünü perdeleyemez.
Sayfa 388
…Genel müfettişlerin seçimi Nisan 1914de yapıldı. Norveç ordusundan binbaşı Hoff: Van, Bitlis, Harput ve Diyarbakır vilayetleri kesimine, Felemenk Doğu Hindistan sömürgeleri işyarlarından Westenek: Trabzon, Erzurum, Sivas vilayetleri kesimine genel müfettiş olacaktır. 400 altın lira maaş, ve tahsis edilen ev ile birlikte. I. Cihan Harbi başlamasıyla işbaşı yapamadılar(!)
Bunlar Sevr’i Sevr’den önce imzalamışlar!Kitabı okudu
Reklam
14 Mayıs 1914’te yeni Mebusan meclisi açılırken padişahın söylevinde iş kapalı geçilir; söylevde Osmanlı-Rus ıslahat anlaşmasının sözü geçmediği gibi orada padişah şunları söyler: “Umur’u vilayatın sıkı bir teftişe tabi tutulması, asayişin takriri ve iktisadın temini için elzem göründüğünden taksimatı coğrafiye itibariyle altı müfettişlik idaresi ihdas ve her mıntıkaya bir müfettişi umuminin tayini tasvip edilmiştir. Bu teşkilatın memleket için feyzdar olacağını ümit ederim.”
Bab-ı Ali baskınından ve hele Mahmut Şevket paşanın öldürülmesinden sonra Osmanlı ülkesindeki Türk halk efkarı ve basını öyle bir biçimde elde tutulmuş ve öyle bir tedhişe tâbi kılınmıştı ki hükümet tıpkı Abdülhamit devrinde olduğu gibi hiç kimseye hesap vermek korkusunda olmadan her şeyi yapabilecek bir duruma girmiştir. (12 Şubat 1914 tarihli Tanin gazetesinde sadece -genel ıslahat- adı altında kamuoyuna sunulan haber ile, yedi vilayette meskun bulunan Ermenilere ve ataması yapılacak yabancı genel müfettişlere idari, askeri, yargı alanında verilen geniş hakların üstünün örtülmesi amaçlanmıştır.)
Asya Türkiye’si pek uzun yaşamaz; genç Türklerin kudret fışkırtısından sonra, Osmanlı devletinin, işleri düzenlenme kabiletsizliği, türlü ulusların hazırlamakta oldukları devletten ayrılma ve onu dağıtma işini bütünleyecektir. Durumu en iyi çözümleme yolu Rumeli’deki gibi davranmak olacaktır; Ermenistan’lar, Suriye’ler, Arabistan’lar kurmak. Bunlar Rusya için tehlikeli komşular olamazlar (…) (Rus Bakan Sazanov’un görüşlerini rapor eden St. Petersburg Fransız işgüderi Doulcet’in Paris’e gönderdiği 12 Eylül tarihli yazıdan)
İngiltere, Türkiye’nin parçalanmasını istiyorsa, bize mirastan payımızı resmen istemekten başka bir şey kalmaz. (Alman Büyükelçisi Vangenhaym’ın 10 Haziran 1913 tarihli raporu)
Reklam
Pontusçu çetelerin 1923 yılı Şubat'ında tamamen etkisiz hale getirilmesi ve Türk-Rum ahalinin mübadelesinin iki tarafça kabulünden sonra Türkiye için Pontus Meselesi sona ermiştir. Ne var ki özellikle Türk ve Rum ahalinin birlikte yaşadığı Kıbrıs'ta 1950'lerde ortaya çıkan olaylar nedeniyle Türk-Yunan ilişkileri giderek gerginleşmiştir. 1980'lerden itibaren ise bir zamanlar Doğu Karadeniz'de, Yunan söylemiyle Pontus'ta yaşamış Rumlara dair ilgi de artmıştır. En nihayet Yunanistan'ın Pontus ilgisi, Doğu Karadeniz Rumlarının Türkler tarafından soykırıma uğratıldığı iddiasına kadar varmıştır. Günümüzde söz konusu iddia etrafında ortaya konan tüm faaliyetleri Yeni Pontusçuluk olarak tanımlamak mümkündür. Yeni Pontusçuluk, bir anlamda 1840'lardan itibaren gelişen ve Millî Mücadele neticesinde sona eren tarihî Pontusçuluk ruhunun diriltilmesidir. Ancak aradan geçen yüz yılda değişen dünya dengelerine paralel olarak Pontusçuların bu siyasetle hedefleri de değişmiştir. Kuşkusuz Yeni Pontusçuluk siyasetinin temel amacı, Türkiye'yi uluslararası toplum karşısında itibarsızlaştırmaktır. Aynı zamanda Yunanlar Türk Devleti'nden maddi tazminat alabilme amacını da taşımak- tadırlar. Tıpkı Ermeni Meselesi gibi hayali bir Pontus Meselesi yaratılarak uluslararası politika açısından Türkiye'nin dış politik manevra yeteneği zaafa uğratılmak istenmektedir.
Sayfa 99 - ATARÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
“Ermeni meselesi” özünde tarihsel, kesin ve mutlak gerçeklerden değil, Türkiye’ye ödettirilmesi düşünülen tazminatlar ve ekonomik girdilerle Türkiye’ye bir tür “şantaj” yapabilmek için kurgulanmış bir “plan”dır.
Sayfa 171Kitabı okudu
909 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.