Herkese merhabalar… Yazarın akıcı ve sade dili sayesinde kitabın akışı o kadar muazzam ilerledi ki kitabın nasıl bittiğini anlamadım. Kitabın son sayfalarını doğru ilerlerken bitmemesini istedim. Kitabın konusuna gelecek olursak. Herkes bir Hasan Sabbah olmak isteyecektir. Kurgu demek istemiyorum çünkü dinler tarihinde hep bir peygamber ortaya çıkıp var olmayan gerçeklerle insanları aldatarak kendi ordularını kurmuşlardır. Hasan Sabbah’ın ordusu biraz daha farklı en azından gerçekçi bir organizasyonla insanlara verdiği uyuşturucu etkisi yaratan haşhaş ile onlara kalesinin arkasında bulunan cennetteki hurileri sunması ve bunun karşılığında fedailer yaratması müthiş derecede beni kendisine çekti. Çekti derken huri olduğu için değil bu konu da bir anlaşalım. Dinlerin insanları cennette huriler şaraplar vesaire tatmin edici şeyler sunmasıyla arasında ki benzerlik beni kendisine çekti. Ve tabi daha ilginç olanı Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk’ün hikayesidir. Çocukluk arkadaşı olmaları ve üçünün de köylerinden ayrılıp yeni bir dünyaya adım atmaları ve üçünün de bugün pek çok insan tarafından bilinmesi gibi gibi daha fazla spoiler vererek kitabın heyecanını öldürmek istemiyorum. Ama son bir cümle kuracak olursam o kitabı okuduktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Keyifli okumalar diliyorum…