Yedi katlı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı? Bir de Babil varmış boyuna yıkılan, kim yapmış Babil'i her seferinde? Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen Lima'nın? Ne oldu dersin duvarcılar Çin Seddi bitince? Yüce Roma'da zafer anıtları dikenler? Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri? Yok muydu saraydan başka oturacak yer dillere destan olmuş koca Bizans'ta? Atlantid'de, o masallar ülkesinde bile, boğulurken insanlar uluyan denizin bir gece yarısı, bağırıp imdat istedilerdi kölelerinden. Hindistan'ı nasıl aldıydı tüysüz İskender? Tek başına mı aldıydı orayı? Nasıl yendiydi Galyalıları Sezar? Bir ahçı olsun yok muydu yanında onun? İspanyalı Filip ağladı derler, batınca tekmil filosu. Ondan başkası acaba ağlamadı mı? Yedi Yıl Savaşları'nı İkinci Frederik kazanmış ha? Yok muydu ondan başka kazanan? Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı. Ama pişiren kimler zafer taşını? Her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam. Ama ödeyen kimler harcanan paraları? İşte bir sürü olay sana ve bir sürü soru. "okumuş bir işçi soruyor." Brecht'in şiirinde sorulan sorular cevap bekliyor.
arkhe yani "bir şeyi o şey yapan şey”i arayışı, tüm diğer varolanlarda bulmak istediği o bir varolan; felsefenin bu en büyük arzusunu meta ve onun hareket biçimi gerçek kılıyordu; dünya bir dünya haline geliyordu. Fakat felsefenin bu arzusunun metanın hareketi ve formu tarafından gerçek kılınması söz konusu arzunun ekonomi tarafından gerçekleştirildiği düşüncesini yaratmasın. Marksizm tarihte bu hataya bir kere düştü ve hem trajik hem de oldukça komik sonuçlara yol açan bu hata sosyalizmin ciddiyetini kaybetmesini beraberinde getirdi. Fakat bu kaybın telafisi için ileri sürülen argümanlar ve siyaset tarzı da en az ilkinin trajikomikliği kadar başarısız sonuçlara yol açtı.
Reklam
“İnsan gördüğü bir şeyin esasını merak ederse, onun neden öyle olduğunu araştırırsa, günün birinde kendi işinde muhakkak yararlanır bundan,” dedi orta yaşlı profesör, “Bunu neden söyledim dersin?” “Bilmem”, dedi genç adam. “Meselâ, biz şimdi Mustafa İnan'ı merak ediyor muyuz?” Delikanlı hemen, “Ediyoruz,” dedi, “Bu Allahın sıcağında oturup eski kâğıtları karıştırdığımıza göre ediyoruz.” “Neden?” Genç adam ellerini iki yana açtı: “Siz hocasınız, siz daha iyi bilirsiniz. Herhalde sadece rahmetli Mustafa İnan'ın hayatını öğreneyim diye anlatmıyorsunuz bütün bunları. Sözlerinizin altında bir şeyler vardır herhalde.” Profesör güldü: “Peki, gizli emellerimi hiç merak etmiyor musun? Bu sıcak yaz günlerinde çektiğimiz sıkıntılar ilerde nasıl işimize yarayacak acaba?” sorusuna gene kendi karşılık verdi: “Böyle şeyleri de daha işin başında merak etmek iyi değildir bence. İnsan sonra 'bu ne işime yarayacak” diye düşünmekten, uğraştığı konuya aklını veremez olur. Bana kalırsa kimse, meselâ matematikle neden uğraştığını hiçbir zaman tam olarak bilemez, Önemli olan, geri dönmeyi göze alamayacağımız kadar yol gitmiş olmaktır bu konuda. Biz de bir an önce böyle bir yere varalım, olmaz mı?” “Yani?” dedi genç adam. “Yani hemen yarın gene buluşalım ve sadece Mustafa İnan'ı düşünelim, onu merak edelim.”
"Bakma sen, insanların mutlu gibi göründüklerine, onlar rolünü çok iyi oynadıklarından öyle sağlam gözüküyorlar. Ama bazen de öyle olmak lazım, sınırsız kahkaha mesela. Hem saçmalamak da lazım hayatta! Yoksa kahrını nasıl çekeceğiz, azıcık da hayat bizden korkuversin, hep biz mi kaygı taşıyacağız, değil mi? "
Yedi kapılı Thebai şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız, kralların adını yazıyor, Yoksa krallar mı taşıdı kayaları? Bir de Babil varmış boyuna yıkılan, Kim kurmuş Babil'i her seferinde? Altınşehir Limanı'nın hangi evinde oturmuş acaba Yapı işçileri? Nereye gittiler dersin Çin Seddi'nin bittiği gece, Duvarcılar? Yüce Romada
İllaki bir şeyler kırılacaksa akrep kırılsın mesela, dursun zaman, en sevdiğim anda.
Reklam
435 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.