ēsra

Korkunç mizacından bir yıldıza iftirayla sıyrılmak; Çiğ süt emmiş insanoğlunun takdire şayan kaçışı!
kral lear
Reklam
Enes hazretleri, ayrıca iki oğluna, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan mervi âsâr ve hadîsleri yazmalarıı emreder ve: "Biz yazmayanların ilmini ilim addetmezdik" der"
hadislerin yazıyla tesbiti/enes ibnu malik’in (ra) sahifesi
Bir ferdi kesif, muzlim ve battal sürünün fevkine çıkaran ve ona, hayatın öbür tarafındaki hayatı mekşûf kılan bu "altıncı hiss"in intikal vasıtası hangi uzuvdur?

Reader Follow Recommendations

See All
Feryat edeyim diye onu benden alan ölüm, Bağlıyor dilimi, engelliyor konuşmamı.
Hakk'ın hakimiyeti için çalışmamakla, batılın hakimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur.
Reklam
Hülasa, dünya ahiretin perdesi, şeytan şeriatın perdesi, insanın varlığı da hakikatin perdesidir. İnsan, dünyayı terkederek ve onun düşüncesini gönlünden silerek mücahedede bulunursa, ahiretin cemali ona mutlaka görünür. Nefsi dizginleyip ona mühalefet ederek mücahedede bulunursa, Zülcelal'in zatını ve sıfatlarını mutlaka müşahede eder. (kalp gözüyle seyreder). Şeytanın vesveselerinden kaçındıkları, kendilerini günah işlemekten ve Allah'a karşı gelmekten uzak tuttukları için din büyüklerine, âlimlere ve salih seleflerimize binlerce hakikat ve mana kapısı açılmıştır. Din usul ve furûunda insanlar onların keşifleri sayesinde bilgilenmişlerdir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Bizim uğrumuzda cihad edenlere (ve gayret sarfedenlere), şüphesiz yollarımızı gösteririz."
Sayfa 94 - ankebût 29/69- fürû: fıkıh ilminin nazarî kısmı (usul) dışında kalan ikinci ana bölüm
Şu halde hergün birkaç saat tâyin edilir. Evde tek başına oturan sâlik, abdestli olarak ve temiz bir giysi ile kıbleye dönerek gözlerini kapar ve bu kelimeyi söyler. Lâ ilâhe illallah'ın medlerini uzun okur, elini kalbinde tutar. Bu zikir ve Allah dışında gönlüne gelen her düşünceyi hayâl ve hevesi bu kelime ile uzaklaştırarak gönlünü korur. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler" buyurulduğu gibi, sürekli zikredince sâlikin önünden perde (hicâb), karanlık ve hayaller kalkar. Allah'ın lütuf bulutu her tarafı kaplar. Fazîlet yağmurları yağmaya, lütuf ve saâdet rüzgarı esmeye başlar. İşte o zaman bazı şeyler görünür bazı latîf şeyler işitilir. Kelimelerle anlatılamayacak bazı lezzetler tadılır. Bu konuda şöyle denilmiştir: Senin aşkından dolayı bende oluşan dert Bilinemez ve anlatılamaz
Sayfa 95 - âli imrân 3/191
Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Münâfikûn, 63/ 9-11)
Bunlar, sapık ve ahmakça da olsa kendi hâlleri içinde hakikat diye bir takım yanlışlıklara varmış araştırıcılar değil, çökmekte olan lâik rejimi "din adına dini içten yıkarak" Şeriat devleti tehlikesine karşı tedbir alma siyasetinin "makam ve maddî menfaat" karşılığı devşirilmiş kuklalarıdır.
Sayfa 29 - kaderi reddedenler hk.
bi sorum var..
Sahâbîlerin her biri, hakkında vahiy ve hadîs bulunmayan bir mesele hakkında kendi reyiyle hükmetmeye -içtihad yapmaya- bizzat Allah'ın sevgilisinin izniyle mezundur ve bu bakımdan birbirlerini taklid etmeleri caiz değildir.. Birbirlerinin reyinde ittifak etmek ile, birbirlerini taklid etmelerinin caiz olmayışı arasındaki farka dikkat... Ve bizzat Allah Resulü'nün mezun kılmasından dolayı -ki bunu daha sonra göstereceğiz-, sahâbînin yaptığı "içtihad"ın vahiy ve hadîse nispetle mukadder oluşuna dikkat...
Sayfa 23
Reklam
Sultan Mahmud, 525/1131'de ölmüş; bu vakada Irak'ta yeni bir iç çatışma süreci doğurmuştu. 526/1132'de Mahmud'un oğulları Selçuk Şah ve Dâvûd b. Mahmud'a karşı Mesud b. Muhammed Tapar'ı destekleyen Zengî, Selçuk Şah'ın atabegi Karaca es-Sâkî'ye yenildi, yaralı bir halde Musul'a doğru yol alırken Tikrit Kalesi'nde Şazi'nin oğulları Necmeddin Eyyûb ve Esedüddin Şirkûh'un yanında kaldı. Zengî onların iyiliğini görünce daha sonra bu aile Tikrit Kalesi'nden çıkarıldığında ona sığındı. Bu vaka, haçlılarla mücadelede önemli bir yere sahip olan Eyyûbî Devleti'ni doğuran gelişmelerin başlangıcını oluşturdu.
Sayfa 290
Amerikan seçimlerinde hiçbir aday Siyonist lobisinin oylarını kendi saflarına almadan seçimi kazanamaz. Bunun farkında olan adaylar, seçim kampanyaları boyunca İsrail'in çıkarları doğrultusunda vaatlerde bulunurlar.
Şimdi bu kitapları Haçlı Seferleri'nden sonra Avrupalılar almışlar, bakmışlar ki bunlar Akdeniz'in genişliğini fevkalade doğru bir şekilde ölçmüşler. Bunu nasıl yaptıklarını ve hesaplamalarda kullandıkları tabirleri anlamamışlardır. Bu hesapları anlamadan lügati açmışlar. Arapçadaki ceyb kelimesinin Latince karşılığı olan (sinus) kelimesini kullanmışlardır. Avrupalılar, buna sinüs dedikleri ve biz de her şeyimizi Avrupalılardan aktarmağa kalktığımız için bugün kendi mekteplerimizde kendi bulduğumuz ilimlerin adlarını onların anlamadan kullandıkları kelimelerle okutuyoruz. Onun için sinüs, kosinüs tabirlerini kullanıyoruz. Hâlbuki bunları bulanlar Müslümanlardır. Buluşun ve bilginin asıl sahipleri Müslümanlardır. Avrupalı bizden bunu anlamadan almış, biz de anlamadan onlardan alıyoruz.
Bize el-Battâni'yi anlatmak yerine Batlamyus'u anlatmışlardır. Bizim kitaplarımızda ismi yazar. El-Battáni'ye gelince ismini bile zikretmez. Çünkü bizim kitaplarımız taraf tutan birtakım Batılı ki taplardan tercüme edilmiştir. Halbuki Batlamyus nere de, el-Battáni nerede! Şimdi bunların arasındaki farkı açıklamaya çalışalım. Mısırlı alim Batlamyus güneşin fezada bulunduğu yerden aynı yere tekrar gelmesi, yani bir senelik bir zamanın geçmesi için kendi etrafında 260 defa dönmesi gerektiğini söylemiştir. Yani bir seneyi 260 gün olarak hesaplamıştır. El-Battâni ise Batlamyus'un düşüncesinde yanıldığını, bir senenin 365 gün, 5 saat, 46 dakika, 22 saniye olduğunu ortaya koymuştur. Şimdi bir müsteşrik bize el-Battâni de Batlamyus arasındaki farkın basit bir fark olduğunu iddia edebilir mi? Su görmüş olduğumuz fark olduğunu rakam, bugünkü en hassas ölçü aletleriyle yapılan ölçü den sadece 2 dakika, 24 saniye farklıdır. El-Battâni, sene nin uzunluğunu bu kadar hassas bir şekilde ölçüp ortaya koymuştur. Bir seneyi 260 gün zannetmeyle, saniyesine kadar bildirme arasındaki farka dikkat edilmelidir.
382 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.