ēsra

ēsra tekrar paylaştı.
«Uyan!» diyen o güzel Nidâya aç odanı; Açıp, güzelliği en Güzel çağında tanı; Vakit seher vakti, Ezan sabâh ezanı!
Reklam
Evet, şu elîm elemi ve dehşetli manevî azabı hissetmemek için ehl-i dalalet iptal-i his nevinden gaflet sarhoşluğuyla muvakkaten hissetmez. Fakat hissedeceği zaman yani kabre yakın olduğu vakit birden hisseder. Çünkü Cenab-ı Hakk'a hakiki abd olmazsa kendi kendine mâlik zannedecek. Halbuki o cüz'î ihtiyar, o küçük iktidarı ile şu fırtınalı dünyada vücudunu idare edemiyor. Hayatına muzır mikroptan tut tâ zelzeleye kadar binler taife düşmanları, hayatına karşı tehacüm vaziyetinde görür. Elîm bir korku dehşeti içinde her vakit kendine müthiş görünen kabir kapısına bakıyor.
Sayfa 689
Ehl-i dalaletin vekili, tutunacak ve dalaletini ona bina edecek hiçbir şey bulamadığı ve mülzem kaldığı zaman şöyle diyor ki: "Ben, saadet-i dünyayı ve lezzet-i hayatı ve terakkiyat-ı medeniyeti ve kemal-i sanatı; kendimce, âhireti düşünmemekte ve Allah'ı tanımamakta ve hubb-u dünyada ve hürriyette ve kendine güvenmekte gördüğüm için insanın ekserisini bu yola şeytanın himmetiyle sevk ettim ve ediyorum." Elcevap: Biz dahi Kur'an namına diyoruz ki: Ey bîçare insan! Aklını başına al! Ehl-i dalaletin vekilini dinleme! Eğer onu dinlersen hasaretin o kadar büyük olur ki tasavvurundan ruh, akıl ve kalp ürperir.
Sayfa 697

Reader Follow Recommendations

See All
Eğer bir çiçekte esmayı okuyamıyorsan ve vâzıh göremiyorsan cennete bak, bahara dikkat et, zeminin yüzünü temaşa et. Rahmetin şu büyük çiçekleri olan cennet ve bahar ve zeminde yazılan esmayı vâzıhan okuyabilirsin, cilvelerini ve nakışlarını anlar, görürsün.
Sayfa 696
Yani muhabbet-i İlahiyenin tecellisinde ve o şarab-ı muhabbetten herkes istidadına göre mesttir. Malûmdur ki her kalp, kendine ihsan edeni sever ve hakiki kemale muhabbet eder ve ulvi cemale meftun olur. Kendiyle beraber sevdiği ve şefkat ettiği zatlara dahi ihsan edeni daha pek çok sever. Acaba –sâbıkan beyan ettiğimiz gibi– her bir isminde binler ihsan defineleri bulunan ve bütün sevdiklerimizi ihsanatıyla mesud eden ve binler kemalâtın menbaı olan ve binler tabakat-ı cemalin medarı olan bin bir esmasının müsemması olan Cemil-i Zülcelal, Mahbub-u Zülkemal, ne derece aşk ve muhabbete lâyık olduğu ve bütün kâinat, onun muhabbetiyle mest ve sergerdan olmasının şayeste bulunduğu anlaşılmaz mı? *İşte şu sırdandır ki "Vedud" ismine mazhar bir kısım evliya "Cenneti istemiyoruz. Bir lem'a-i muhabbet-i İlahiye, ebeden bize kâfidir." demişler.* *Hem ondandır ki hadîste geldiği gibi "Cennette bir dakika rü'yet-i cemal-i İlahî, bütün cennet lezaizine faiktir."*
Sayfa 688
Reklam
Bir Kadîr-i Zülcelal'in haşmet-i sultanına Birer bürhan-ı nur-efşanız vücub-u Sâni'e hem vahdete hem kudrete şahitleriz biz. Şu zeminin yüzünü yaldızlayan nâzenin mu'cizatı çün melek seyranına Bu semanın arza bakan, cennete dikkat eden, binler müdakkik gözleriz biz. Böyle yüz bin dil ile yüz bin bürhan gösteririz, işittiririz insan olan insana Kör olası dinsiz gözü, görmez oldu yüzümüzü. Hem işitmez sözümüzü. Hak söyleyen âyetleriz biz. Sikkemiz bir, turramız bir, Rabb'imize musahharız, müsebbihiz abîdane Zikrederiz, Kehkeşan'ın halka-i kübrasına mensup birer meczuplarız biz.
Sayfa 666
Anlamaya Engel Olan Şeyleri Terk
Ademoğullarının kalplerinde şeytanlar cirit atmasaydı, insanlar melekûtu (gayb alemini) görebilirdi. Müsned
Sayfa 73
31. Söz/ 3. Esas
Deme ki: Havaî bir "Elhamdülillah" kelimem, nasıl mücessem bir meyve-i cennet olur? Çünkü sen gündüz uyanık iken güzel bir söz söylersin, bazen rüyada güzel bir elma şeklinde yersin. Gündüz çirkin bir sözün, gecede acı bir şey suretinde yutarsın. Bir gıybet etsen murdar bir et suretinde sana yedirirler. Öyle ise şu dünya uykusunda söylediğin güzel sözlerin ve çirkin sözlerin, meyveler suretinde uyanık âlemi olan âlem-i âhirette yersin ve yemesini istib'ad etmemelisin. Sözler
Sayfa 640
Kur'an'ı Gafletle Okuyanların Yerilişi
Peygamberimiz aleyhisselam buyurur: Bu ümmetin münafıklarının çoğu Kur'an okuyucularıdır! Müsned
Sayfa 26
Tevrat'ta şunlar yazılıdır: Ey kulum, Benden hiç utanmıyor musun? Dostların sana bir mektup gönderdiklerinde, yolda yürüyorsan durur, bir kenara çekilir oturup onu okursun. Hiçbir şeyini kaçırmayayım diye harf harf okur ve düşünürsün. İşte bu da Benim sana gönderdiğim mektubum! Bak, ben orada sözlerimi nasıl açıklıyorum, sana defalarca tekrarlıyorum, onları derinlemesine düşünesin istiyorum! Sense hiç sıkılmadan onu bir kenara bırakıveriyorsun! Acaba dostlarından daha mı az önemliyim Ben? Ey kulum, dostlarından biri seni ziyarete geldiğinde, her şeyi onun için bir kenara bırakır ve bütün kalbinle onu dinlersin! Birisi gürültü edecek ve onu duymanı engelleyecek olsa, ona susmasını söylersin! Bak, işte Ben sana gelmişim seninle konuşmaktayım sense kalben Benden uzaklaşmaktasın! Senin için Ben arkadaşlarından daha mı önemsizim!
Sayfa 29
Reklam
Kur'an'ın Yüceliği
Kur'an'ı okumak gibi bir nimete kavuşan kişi, bir başkasına kendisinden daha iyi bir nimet verilmiş olduğunu düşünecek olursa, Allah Teala'nın büyülttüğü o nimeti küçültmüş olur. (Teberânî ve Kitabü'z-Zühd)
Sayfa 20
Kur'an'a inanan başarılı olur. Kur'an'a göre konuşan doğruyu söyler. Kur'an'a sarılan hidayete erer. Kur'an'a uygun hareket eden kazançlı çıkar.
Sayfa 14
Geri1109
1,648 öğeden 1,636 ile 1,648 arasındakiler gösteriliyor.