Korkunun baskısı altında çocukların nasıl sinsileşebileceğini bilenler pek azdır. Korku bir kez çocuğun içine düşmeyegörsün: Akıldışı olması birşey değiştirmez.
"Bay Litzauer'den Barnegat Kitabevi'ni satın aldığın zamanı hatırlıyor musun? İyi bir kitap okuruydun, kitapları severdin ve kitabevi sahibi olmanın senin için iyi bir vitrin olacağını düşünürdün. İnsanların evlerine hırsızlık için girerken kitapçıymış gibi davranabilirdin."
"Eee?"
"Şimdi de hırsızmışsın gibi davranırken eski kitapların peşinden koşuyorsun. Bu sence komik değil mi?"
"Sen bir hortlak olsaydın böyle bir yeri kaçırır mıydın, Bern? Duvarlar çarpık, döşeme tahtaları gacırdıyor, rüzgarın her esişinde camlar zangırdıyor. 'Hortlak Aranıyor-ideal çalışma koşulları' diye yafta as daha iyi."
'Raymond Chandler'dan başka polisiye okumadım, ona hayranım' diyen çok insana rastlarsın. Kimi zaman da öyle derler ama onu hiç okumadıkları ortaya çıkar."
"Gerçek edebi başarı bu olmalı" dedi Carolyn. "İnsanın yazılarını okumamış hayranları olması."
"Turistler ayıları hatıra olarak saklamak ister. Özellikle de balayına gelenler. Bir kere bir çift kalmıştı: Kadın ayıyı evine götürmek, adam da depozitosunu geri almak istemişti. Doğrusu o evlilik konusunda fazla umutlu değilim."
Birkaç banknot daha uzattım. Adam bir makbuz yazdı, 415 numaranın anahtarını verdi ve Paddington'ların üçünü önüme koyarak birini seçmemi istedi.
Hepsi birbirinin aynı olduğundan ben de bu durumlarda yaptığımı yaptım: Soldakini aldım.
"İyi bir seçim" dedi bir garsonun taze patatesli kuzu kapama istendiğinde söylediği gibi.
Baktım ve gerçekten sekizler çizerek yüzüyor ve bayağı da başarıyordu. Doğrusu zavallı ayıdan ne beklediklerini anlayamıyordum. Daha kolay bir kentte- örneğin Decatur'da- insanlar herhangi bir sayıda yüzen bir ayıyla gurur duyarlardı. Ama New York'luları memnun etmek güçtü. Ayımız 314159 yüzmeye başlasa insanlar bunun pi sayısını beş haneden ileri götüremeyen geri zekalı bir hayvan olduğunu söyleyeceklerdi.
Bir çift Neanderthal'in bir Cromagnon çocuğunu yetiştirmesini okumak çok daha keyifliydi ve okuduklarım da benim hatırladığım çocukluğumdan pek farklı değildi.
"Bir adam karşılaştığı bütün sefil yaratıklardan nefrete kalkışırsa, başka bir iş yapacak enerjisi kalmaz; oysa onları büyük bir kolaylıkla hor görebilir."
Ölüp gidiyordun işte ve son anın nasıl olduğu hiç önemli değildi. Hepimiz o girdabın içine çekiliyoruz. Kimileri dipteki kara çukura başkalarından daha yakın. Bazıları bunun gelişini görebiliyor, bazılarıysa girdap kendilerini sonsuza dek karanlığın içine çekene kadar hiçbir şeyin farkına varmıyor. Önemli olan mücadele etmek. Mücadeleyi hiç bırakmayacaksın. Girdabın çekişine karşı hep direneceksin.