Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İsa’dan önce 5. yüzyılda yargıçlar keyiflerine göre mahkûmlar hakkında aldıkları kararları balmumundan yapılmış tabletlerin üzerine kalemle yazarlarmış. Aristophanes bundan etkilenip Atina halkını aydınlatmak için bu yargıçların kalemlerini eşekarısına benzetip Eşekarıları diye bir oyun yazmış. Bir başka eserine Kuşlar adını vermiş. Eşekarıları (yargıçlar) isimli yapıtta, peynir çalmış Köpek Labes’i bu yargıçlardan biri rol icabı idama mahkûm eder fakat avukat rolünü üstlenmiş olan başka bir köpeği savunur ve bu hırsız köpeği idam sehpasına gitmekten kurtarır. Sanırım Ashâb-ı Kehf’in üç asır uyudukları mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatan Kıtmir isimli köpeği çekip çıkaran tüm hayvanlar onu derhal Atina’ya getirerek idama mahkûm edilmiş Köpek Labes’in avukatlığını yapmasını istediler. Ve sanırım Kıtmir, ahlakın, hakkın, hukukun savunucusu, Köpek Labes’in kurtarıcısı olarak diğer hayvanlarla beraber, içinden çıkamadığımız Platon’un mağarasının önünde gardiyanlık yapıyor. Ashâb-ı Kehf’in mağara arkadaşlarının üç asır uyuyarak korundukları mağarada değil, gölgeleri konuşarak savaştığımız Platon’un mağarasında olduğumuz için çığlıklarımızı işitmiyor, gözyaşlarımızı görmüyor, bizimle konuşmuyor.
Sazlardan, dallardan yapılmış, ancak iki yatak sığacak genişlikteki, en çok bir metre yüksekliğindeki alaçıkların önünde karpuz kabukları yığılıydı. Karpuz kabuklarının üstü eşekarıları, balarıları, sarıcaarılarla örtülüydü. İyice kemirilmiş kabuklara arılar bir bulut gibi ipileyerek inip kalkıyorlardı. Alaçıkların önü arı oğul verir gibiydi. Öylesine arı uğultusu vardı ortalıkta. Eşekarıları çok büyük, kanatları çok parlak ve çok kırmızıydılar. Bir uçak gibi süzülerek, ağır ağır iniyorlardı kabukların üstüne. Güneş, toprağı gene kızgın demire döndürmüştü.
Reklam
(...) Bizim en ağırımıza giden nedir bak: Askerlik etmemiş, yurdu savunmak için Eli mızrak, kürek ve nasır tutmamış birinin Gelip bizim rızkımızdan çöplenmesi. (...)
Sayfa 57 - İş Bankası/Sabahattin EyüboğluKitabı okudu
KOROBAŞI İki tarafı dinlemeden yargı verme: Bilge adammış bu sözü söyleyen (...)
Sayfa 37 - İş Bankası/Sabahattin EyüboğluKitabı okudu
BDELYKLEON İşte bu! Sizin işiniz gücünüz bu: Dört bir yanda zorbalık görmek Şunu bunu vatan haini diye damgalamak. Nedir bu zorbalık dediğiniz? Kırk yıldır adını bile duymamıştım: Oysa şimdi çarşıda pazarda Zorbalıktan başka lâf edilmiyor: Tuzlu balıktan ucuza satılıyor zorbalık. Canın sardalya yemek istedi, değil mi? Uskumru istemem diyemiyorsun balıkçıya; Yoksa zorba damgasını yediğin gündür. Biraz kırmızı soğan istemeye gör: Zarzavatçı kadın kötü kötü bakar sana: Senin gönlünde zorbalık var, der: Kırmızı soğancıları istemiyormuş Atina.
Sayfa 26 - İş Bankası/Sabahattin EyüboğluKitabı okudu
Eşekarıları
Halsiz yattığım yerden acıyorum. Kime? Eşekarısına. Gidip şunu, alt çerçeveye düştüğü zaman tutup, aşağıdaki açık cam hizasına itelesem. Çeksin, gitsin. Hem o sonsuz işkenceden kurtulur, hem ben gönül azabından. Gel, herif eşekarısı. Son derece kızgın ve silahlı. Hemen onu kurtarmak isteyen elimi, belki de sıçrayıp yüzümü cama geçiremediği iğnesiyle, "Seni gidi Revizyonist!" diye sokacak. Tıpkı bizim cici veya keskin Narodnikler gibi, hiç bildiğinden veya bilmediğinden şaşar mı? Marks'la Engels, böyle durumlarda, "Gülünçlüğü, eşeklerle paylaşmayalım" demişler. Bunu yazılı, basılı kitap biçiminde yayınladık. Anlayan oldu mu? Oldu. Parababaları hemen 142. TCK maddesiyle, kitabı toplatıp beni Ağır Ceza Mahkemelerine verdiler. Sen misin eşekarılarını uyarmaya kalkışan?
Geri160
606 öğeden 601 ile 606 arasındakiler gösteriliyor.