Kitap üç bilim adamının sadece kadınların bulunduğu bir ülkeye gitmesiyle başlıyor. Üçü de erkek olmak üzere birisi biyolog birisi sosyolog diğeri ise jeolog. Biz kitabı Vandyck ismindeki sosyoloğun bakış açısından okuyoruz. Tabi bu arkadaşlar birbirinden farklı görüşlere sahip. Birisi yaşadığı toplumda ataerkil düzeni savunurken diğeri ise tam tersi kadın haklarını savunan empati yeteneği güçlü biri, Vandyck ise iki tutuma da körü körüne bağlanmayıp olayları daha genel bir yapıda ele alıyor. Böylelikle üç farklı bakış açısını da görmüş oluyoruz.
Kadınlar ülkesinde hiç erkek bulunmuyor, kadınlarsa tanrısal bir güç ile hamile kalıp sadece kız bebek dünyaya getiriyorlar. Anneliği kutsal görüp çocuklara da fazlasıyla önem veriyorlar. Bu üç erkek arkadaş da önyargılı bir şekilde kadınların kendi başlarına hiçbir işi başaramayacağını, birlikte uyum içinde yaşayamayacaklarını düşünüyorlar. Halbuki Kadınlar Ülkesi tam tersine; gelişmiş, refah düzeyi yüksek, sevgi dolu bir ülke.
Benim yorumuma gelecek olursak kadınlar hakkındaki önyargıların kırılması, kadınların kendini bu denli geliştirmesi ve böyle güzel bir toplum meydana getirmeleri hoşuma gitti. Kadın-erkek ilişkileri, ataerkil yapı hakkında çok güzel tespitler ve alıntılar vardı. Ancak bu kitaba büyük bir beklentiye başladığımdan benim için bir tık hayal kırıklığı oldu. Konu çok güzel ama daha güzel bir şekilde işlenebilirdi, ayrıca biraz sıkıcıydı, çoğu şey birbirini tekrar ediyordu. Hiçbir bilimsel sonuca bağlanmadan üremelerini de biraz garip karşıladım. Kitabın sonu da beni pek tatmin etmedi. Yine de okunabilir bir eser.