Sezai Karakoç sonrası düşünce yoğunluğu olan bir kuşak ve bir akım oluşmuştur. Gerek akademide gerekse serbest düşünce alanındaki açılımlar giderek belirginleşiyor. Bu eser ve bu çalışma da bunun bir sonucudur.
Varlıkların Algılandıkları Araca Nisbetleri
[57] Bilinmelidir ki buradaki incelememiz mevcutların ve onların hakikatlerinin belirlenmesi ve tespiti hususundadır. Varlıklar ikiye ayrılır: Bunlar, (1) duyulur/mahsûs olan ve (2) zâtı hiç bir duyu ile doğrudan elde edilemeyip akıl yürütme ile bilinen varlıktır. Bunlardan duyulurlar, beş duyu ile idrak edilenlerdir, mesela renkler gibi.
Reklam
Ey kalem, eser senin değildir... Ey gece, seher senin değildir...
Sayfa 195Kitabı okudu
20. yüzyılın kaos atmosferi, bu havanın kirli oksijenini solumuş birtakım sanatçıları etkisi altına almıştır. İkinci Dünya Savaşı öncesinde dadacılar ile gerçeküstücüler bir önceki yüzyılın sanat anlayışını karşıt eser ve eylemleriyle alaşağı etmişlerdir. Onların yarattığı bu gelenek 20. yüzyıl müziğinin ve bu müzikleri icra edenlerin ideolojik tavrının şekillenmesinde pay sahibi olmuştur. Ayrıca, 20. yüzyılın bu karşıt sanatlarının mirası özellikle punk kültürünce sahiplenilmiş ve anarşizm duygusu ön plana çıkmıştır.
Sayfa 111 - AltıKırkbeş YayıneviKitabı okudu
İktidarının doruğunda bulunan Attila'nın yerinde başka birisi olsaydı, muhteşem libaslar içinde gezer ve altın-gümüş içinde yüzerdi. Lakin Attila böyle yapmadı, sadeliği severdi. Elçilik arkadaşlariyla birlikte ilk defa Priskos'u huzuruna kabul ettiği zaman, Attila alelade tahta koltukta oturuyordu ve İkamet ettiği çadır da herhalde fevkalade bir şey değildi. Hiçbir tarafta ihtişamdan eser yoktu. Kendisine, başkentinde layikiyle işlenmiş ahşap bir saray yaptırdığı hakikattı. Lakin bu şaşaalı muhitte hükümdar Attila herhangi adi bir Hun kadar sade yaşardı. Misafirlerine gümüş tabaklar içinde çok çeşitli yemekleri ikram ettiği halde, kendisi tahta bir tabak içinde sadece et yemeğiyle yetinmiştir. Priskos, Attila'nın diğer hususlarda ölçülü olduğunu itiraf eder. Misafirlerin önüne çok miktarda altın ve gümüş kadehler koymuşlar. Attila ise tahta bir kupa kullanmıştır. Giyimi de tamamen sade imiş ve ancak temizliğiyle dikkati çekermiş. Ne kılıç kayışı ne de barbar biçimindeki çarığının bağı ve hatta atının gemi, diğer '"İskitlerinki" gibi altın, kıymetli taşlar ve kıymetli eşya ile alabildiğine süslenmişti.
Sayfa 103 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okuyor
Yazmak öyle kolay mı sandın !
Sanatçıların kelimeye, üsluba, şekle, sanata verdikleri önemi gördükçe, o her biri birer elmas gibi işlenmiş, iki mısra için günlerce çalışılmış güzelliklerle yakınlık kurdukça yapmak istedigi şeyin ne güç olduğunu anlıyordu. Eser pek ağır ilerliyordu. Haftalarca okuduktan, inceledikten,düşündükten sonra ancak yirmi kadar mısra vücuda getirebiliyordu.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.