Demek ki İslamiyet'in temel mefhumu: Eşitlik. Bu bir amaç değil, bir hak. Hürriyet, eşitliğin bir başka adı veya görünüşü. Sınıf kabul etmeyen, imtiyaz tanımayan bir dinde kimin kime karşı hürriyeti? Batı, hürriyeti, bir hata işleme hakkı olarak tarif ediyor. Müslüman'ın böyle bir hakkı yoktur. Çünkü o ebedî hakikatin, yegâne hakikatin, cihanşümül hakikatin emrindedir. Evet, İslâmiyet bir kanun ve nizam hâkimiyeti (nomokrasi)dir.* Batı'nın gerçekleştirmeğe çalıştığı eşitliği çoktan fethetmiştir. Fikir hürriyetini, insanı insana saldırtan bir tecavüz silâhı olarak değil, bir ikaz, bir irşat vasıtası olarak kabul etmiştir. Demokrasinin ta kendisidir İslâmiyet. Ama Batı'nınkinden çok başka bir ruh ikliminde gelişen, başka umdelere dayanan bir demokrasi
İslâmiyet'te demokrasi
İnsanlar, doğuştan eşittirler: kullukta, fanilikte eşitlik. Ama menfi bir eşitlik bu. Sonra, iman sayesinde yeni bir eşitlik kazanırlar, kardeş olurlar. Rabbin lütuflarından aynı ölçüde faydalanacaklardır: hukukî ve müsbet bir eşitlik. Kulun bütün haysiyeti: Mümin oluşunda. Kul, mümin olunca hukukî bir hüviyet kazanır, dilenciyi halifeye eşit kılan bir hüviyet. İslâm için hürriyet felsefî değil, hukukî bir mefhum. Temeli: Câmianın bütün fertleri arasında tam bir hak eşitliği olduğu inancı. Hükmeden Allah'tır, bu hâkimiyet devredilemez. Allah, her ul-ül emr'i otorite ile doğrudan doğruya techiz eder. Emir (veya Sultan) seçimle gelse de, durum değişmez. Allah'ın dışında cismanî bir otorite yoktur. Vardır demek, Allah'a şerik koşmaktır. Ul-ül-emr, Allah'ın aletidir sadece. İslâmiyet'te her türlû istibdada, ahkâm-ı Kur'aniyye dışındaki her türlü keyfiliğe karşı direnmek için birçok yollar vardır.
Reklam
Çağdaş Avrupa'nın demokrasi anlayışı
Weberci bir sosyologa göre, demokrasiyi diğer siyasî rejimlerden ayıran önfaraziye: Hürriyet. Hürriyet, demokrasinin başlangıcından itibaren mevcuttur: derece kabul etmeyen, kayıtsız şartsız bir hürriyet. Bu mefhum demokrasinin amacını da belirler: Eşitlik. Eşitlik gerçekleşemez, gerçekleşirse demokrasi hikmet-i vücudunu kaybeder, yerini anarşiye bırakır. Tarihteki demokrasileri anlamak ve özlerinden ne kadar uzaklaştıklarını tayin etmek için onları bu saf tiple karşılaştırmak gerek (Bkz. J. Freund.* Le nouvel age, Paris Rivière, 1970).
Cumhuriyetçilik; birincisi, bir toplumun üyelerinin -in­sanlar olarak-özgürlük ilkeleri bakımından; ikincisi, -uy­ruklar olarak- tek bir ortak anayasaya bağımlılık ilkesi bakımından; üçüncüsü, -vatandaş olarak-eşitlik yasası çerçevesinde kurulmuş anayasa olması bakımından, bir halkın tüm yasal mevzuatının dayanması gereken kadim sözleşme fikrinden doğan tek düzendir.
Sayfa 40 - Fol Yayınları.
Tekdüze soyutlamalar...
Günümüzde eşitlik "bir olmak" değil "aynı olmak" anlamına geliyor.
Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun olduklan için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıldışı bir güçten gelir, başka bir şeyden değil. Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlar da çok kez budala ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Nasıl olursa olsunlar, insandırlar nihayet, her yaptıkları şey ister istemez sudan ve değişkendir. Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.