Asayiş dediğin bir sırçadan şişedir, fazla eledin mi , elinden düşürürsün. Diyelim ki eşkiyayı yakaladım… Peşinden bir eşkiya daha çıkmaz mı ? Sen soyulanı atacaksın ki içeri , sızıntı çıkmasın.
Sayfa 14 - Çınar YayıneviKitabı okuyor
umut...
Gülümserken bir eşkıya rüzgârın Söküp uzaklara götürdüğü...
—Yüzbaşım, bir çoban çocuk ancak İnce Memed için o kadar dayağı yer, başka hiçbir eşkıya için ölmeyi göze almaz bir YÖRÜK." —"Köpeğini İnce Memedden çok seviyormuş demek ki." Asım Çavuş: "Onlar köpeklerini analarından da, babalarından da, kardeşlerinden karılarından da, bu dünyada herkesten de çok severler
Kimdi bunlar? Rum mu? Türk mü? Ermeni mi? Yoo, iyilik gibi kötülüğün de dili, dini, ırkı, milleti, milliyeti yoktu... Onlar sadece eşkıya milletindendi.
yamaçlar sessizliğe gebeydi, uçurumlar hissizliğe öyküler bir elinde bastonla gezerdi yarım yamalak . ve yarım kalmışlıklardan utanırdı bin kursak ki adım başı bin eşkıya süzülürdü yarım kalan uykulardan.
Kimdi bunlar? Rum mu? Türk mü? Ermeni mi? Yoo, iyilik gibi kötülüğün de dili, dini, ırkı, milleti, milliyeti yoktu… Onlar sadece eşkıya milliyetindendi.
Eşkıya da geldi, eşkıya da gitti diye içinden geçirdi Vasili. Boyu da üç adam boyu kadar var, Allah bir insan değil, dev . O kadar, o yaratmış. Yüreği de çocuk yüreği. Ne kadar da korkak.
Sayfa 229 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Yine sen
İnce düşünür sık yaşardım Şu masalda bir kendime şaşardım Bilirdim sıcaktı yine de üşürdüm En soğuk gecede düşlerimi düşürdüm Kim geldiyse alamadığıyla gitti Anladım ki bu masal olmazlarıyla bitti Gelen gideni arattı epeydir Süveyda eynimde henüz toydur Yeşerdi topraktan taşa umut Aklımda hüzzam seli gönlümde sükût Her aşk kendinden mesul, bir gün ararsın Bırak gönül yeşerdiği toprakta sararsın Kuş gördüm öldü kuş yuvasız Nasıl göçerdi yuvadan kanatsız Eşkıya idim bir kafeste vuruldum Anlamak ne mümkün bir daha vuruldum Kaldır kafamı kapkara bir defter gör El değmemiş hüznüm sakat,kör Tut elimden neresinde bunun şer Düştümse kaldır gör ki gönül müesser
Başta Şeyh Sait olmak üzere 48 kişi ölüm cezasına çarptırıldı. Bunlar arasında Çapakçur Kaymakamı Hilmi Bey’in cezası, geçmiş hizmetleri göz önüne alınarak 15 yıl ağır hapis cezasına çevrildi; diğerlerine çeşitli ağır hapis cezaları verildi; aralarında Cemilpaşazadelerden Ömer, Kadri, Cevdet,
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.