Sabitlenmiş gönderi
“İnsana en çok şiir yakışıyor, sonra yeryüzüne yağmur, gökyüzüne mavi.
Ve en çok insana vefa yakışıyor, yüreğe sevda, gözlere haya. Ve en çok yaşamak yakışıyor, İnsanca, Sevdaca, Duruca..”
Esma tekrar paylaştı.
Denizle tuz gibi karıştı aklım
Bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Kalbim avucunda yok gizli saklım,
Bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Dalgalara yenik düştük yüreğim,
Yelkenler perişan yerde direğim
Gel gitlere boyun eğdi yüreğim
Bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Bir sevda zedeyim köhne kayıkta
Gönül anaforda can kayalıkta.
Temmuz güneşisin sen aralıkta
Bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Yıldız Kenter🖋
Esma tekrar paylaştı.
Aklımın dur dediği yerlerde duramadım
Söylenmemiş sevgilerde
Açılmamış şarapların tadı var
Geceler senden önceydi
Şafağı gördüm sende
Tutkulu duyguların yansıyan ışığıydı
Parlayan gözlerinde
Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
Her zaman hep sana yöneldi duygularım
Aklımın dur dediği yerlerde duramadım
Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
Çıkmazlar sokağında hep seni sabahladım
Olmazı olur sandım
Yoruldu umutlarım
Tutku, duygularımın yansıyan ışığıdır
Parlayan gözlerimde…
Yıldız Kenter
Reader Follow Recommendations
“Yaşamdaki her şeyden şikayetçi olan gence, yaşlı adam bir ders vermek için bir avuç tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyledi. Genç, yaşlı adamın söylediğini yaptı fakat suyu ağzına alır almaz hepsini tekrar tükürdü. Yaşlı adam gence suyun tadının nasıl olduğunu sordu, gençte “Çok acı.” dedi. Yaşlı adam gencin kolundan tutup onu bu sefer de az ilerideki gölün kıyısına getirdi. Gence bu kezde bir avuç tuzu göle atmasını söyledi ve gölden su içmesini söyledi. Genç gökden birkaç yudum su içti ve yaşlı adam suyun tadının nasıl olduğunu sordu. Genç de “Ferahlatıcı.” dedi. Yaşlı adam da gence “Tuzun tadını aldın mı?” dedi. “Hayır.” dedi genç. Bunun üzerine yaşlı adam, “Yaşamdaki sıkıntılar tuz gibidir. Sıkıntının miktarı hep aynıdır. Sıkıntıyı kendi içine, dar kalıplara hapsedersen sana daha çok acı verir eğer paylaşırsan daha kolay ve sıkıntısız atlatırsın.” dedi.”
Sevmeli insan; bir insanı, bir kitabı ve hatta bir düşü sevebilmeli
“Bir insanı ondan vazgeçmeyecek gibi sevdiğinizde bulacaksınız gerçek aşkı. Bir insanı böyle sevebilecek kadar güçlü olduğunuz için de acı çekeceksiniz. Ayrı düşeceksiniz belki ama siz sevme hamuruyla yoğurulmuş şanslı insanlar, sevdiğinizi görmeden de sevmeyi sürdürme yeteneğinizle hep farklı olacaksınız. Bense, bir gün bu şekilde sevmeyi ve sevilmeyi bekleyecek, içine kapatıldığım küçük hayatların sınırlarını yıkıp gıpta ettiğim bu insanlara ulaşmanın hayaliyle besleneceğim. Bir gün biri bana, başka tür bir sevgi yok, dediğinde belki de sevme sırrını çözeceğim.”
