iyi günler ilerde anneanne iyi günler ilerde bense yirmi dört saatlik günlerdeyim anneanne rüyalarında senin ne kıyamet kopuyor ne de bir gül düşüyor dalından sen böyle istersin bilirim
Bu ânı böylesine net hatıra etmiş olan zihnim, sonrasını hatırlamıyor. Nasıl oldu da tanışmıştık, ben mi onun yanına gitmiştim yoksa o mu benim yanıma gelmişti, bilmiyorum. Bildiğim, bir yabancıya, ötekine yakınlık duymuştum. Esmer tenli, beyaz gülüşlü bir "öteki" peri. En az benim kadar sessizdi. Benden de sessizdi. Kendisessizliğimi bir kenara koyup, onun bana dokunan sessizliğini kırmaya çalışırdım. Bir şey hoşuna gittiğinde gülümserdi. Gülümsediğinde dünyada bir beyaz delik açılırdı. Ben o yaz o beyaz delikten içeri atladım.
Reklam
Koyu esmer bir geceden, Mıh gibi yakıcı bir cümleden çatırdadıydı duvar; O ateşten gölü çevreleyen Sonrasını hatırlamıyor. Fümerol ve tüten. Sıçradı... Yarılan dağdan aşağı, kırmızı uzun bir yol. Sonrasını hatırlamıyor.
Yine de benim kara yüreğim seni arar. Sevdim o şen tenini, özgür, ince sesini. Benim esmer ve şaşmaz ve tatlı kelebeğim buğday ve güneş gibi, gelincik ve yosun gibi.
Sayfa 79
Hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı Pollyanna Çimento, demir, çamur... Duvarlarımı şiir ve türkü söyleyerek sıvardım. En üst kattan düşerdim her gün Esmer bir işçi gibi dilini bilmediğim bir dünyaya Hayatım bir mutluluk inşaatıydı Pollyanna Sana ve mutluluğa yazılmış mektuplarıma Cevap beklediğim,zamanlarda.
Mesaj
esmer güzeliyse kabukları arasındadır istiridyenin!
Reklam
Esmer güzeli Neclâ’nın baktıkça “bayıldım” dediği gökyüzü işte ben bunu mutlak yazmalıyım dedim Karanlıkta dünyayı bir bir hatırlamak Ben yeter dedikçe şehirlerin güzelleşmesi Bir anda kendi kendime bulduğum mutlu gerçek Bir kadın var beni onun iki eli iki gözü kurtarır yaşamamaktan Öyle hoşlanırım ki onunla yatmaktan utanırım artık Sabahları acıkmayı ondan öğrendim
“Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede imdat ateşleri gibi ürkek telâşlı Sultan hançerleri gibi ayışığında Bir yanında üstüste üstüste kayalar Öbür yanında ben” Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım Eskimiş şeylerle avunamıyoruz Domino taşları ve soğuk ikindiler Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık Gölgemiz tortop ayakucumuzda Sevinsek de sonunu biliyoruz Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum iyice kurulamıyorum saçlarını Bir bardak şarabı kendim için içiyorum “Halbuki geyikli gece ormanda Keskin mavi ve hışırtılı Geyikli geceye geçiyorum” Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak.
gün olur, mavi kıvılcım şimşekler düşürür kara kara bulutlar kendinden göçer insan yarından, dostundan yerinden, ocağından ana yurdundan göçer
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.