"Mutluluğun en büyük kaynaklarından bir tanesi karşılık beklemeden verebilmektir. Çünkü verdiğimiz, bir işe yaradığımız zaman ruhumuzun yüceldiğini, daha iyi bir insan olduğumuzu hissederiz. Cesareti gösterebilmek önem kazanır."
"kadınlar Venüs'ten erkekler Mars'tan" değildir. Hepimiz anlaşılmak, hissedilmek, değer verilmek isteriz. Kadınların ve erkeklerin belli alanlarda farklı duyarlılıkları olabilir ama asıl mesele, işitilmek ve anlaşılmaktır.
İçimdeki ses uzaklara çekilmişti.
Sonra, sesim uzaklardan bana bakıyormuş da hareketlerimden oluşan basit bit dille onu geri çağırıyormuşum gibi, lacivert gövdeli kalemi çıkardım kutusundan...
her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan,
umuttan, sevinçten ne anlar? göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? bir güz düşünün ki ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? başlamanın bir
anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı
aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?