556 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 18 days
Gazap Üzümleri - J. STEINBECK (Bazı kitaplar acı verir okurken!)
Ve bitti! Öyle bir ikilemdeyim ki şimdi... Bir tarafım neden bu kadar geç kaldım diyor, bir tarafım nereden okudum seni! Ben şimdi nasıl unuturum okuduklarımı ve nasıl devam ederim eskisi gibi! Nereden başlayacağımı, nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Okurken nasıl okuyacağımı da bilemedim. Dinlene dinlene okudum eseri. Daha iyisi gelmedi elimden.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035.3k okunma
440 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Aşk hariç!" Sevgili Galip, Senin hikâyeni yazmak iğneyle kuyu kazmak kadar zordu, ancak seni anlamak ondan bile daha zordu. Kaleme alındığından beri hakkında bir sürü şey yazıldı çizildi, pek çok akademik çalışmaya ilham oldun, seni sevenlerimiz de oldu, senden nefret edenlerimiz de. Seni büyük
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 20009k okunma
Reklam
476 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Byzantion, Nova Roma, Konstantinopolis, Asitane, İstanbul
YouTube kitap kanalımda Kara Kitap'ı önerip postmodern romanı anlattım: ytbe.one/5NOJQ_1hmps "Uykulardasın şimdi bensiz uykularda Hala İstanbul’dasın ama deniz yok dalgalarda" YYK Sayısızca kültür, padişah, caz festivali, mimari ve sanat akımı, beyaz yaka, Suriyeli, Suriyesiz, kitap teması, şarkı ilhamı, cami, kilise,
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229k okunma
90 syf.
10/10 puan verdi
Çevremden gizlenerek -korkarak- korkuma karşı zor kullanarak - içten içe ve çok derinden sarsılarak- neredeyse yasadışı bir mücadeleydi yazı yazmak benim için... (Asım Bezirci ile olan bir söyleşi, Soyut Dergisi, 1965) Evet geldik Yanık Saraylar'a çıktığı günlerde edebiyat otoritelerini yıkan, yıktığı için hazmedilemeyen ve bir sürü saldırıya
Yanık Saraylar
Yanık SaraylarSevim Burak · Yapı Kredi Yayınları · 2018762 okunma
468 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 45 days
31 yaşında başlayıp 59 yaşına kadar belirli dönemlerde tutulmuş bir takım notların, bilgilerin, içsel duyguların anlatıldığı dokuz adet defterin toplamıdır bu günlükler. İlk kez 1988 yılında Almanya’da yayımlandı. Aslında Zweig ilk günlüğünü 2 yıl boyunca aralıksız tutmuş ama çalınması onun şevkini kırmış. Sonra tekrar tekrar düşünüp başlamış
Günlükler
GünlüklerStefan Zweig · Can Yayınları · 1997225 okunma
112 syf.
·
Not rated
Türklerin Dostoyevskisi
En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Bu bir başyapıt! Peyami Safa da Türklerin Dostoyevskisi. İnsanın tüm dehlizlerine inen ne bir eksik ne bir fazla tahlilleri ile tamamen insanı ve insana dair duyguları çıplaklıkla sergileyen bir roman. Psikoloji biliminin edebiyatı takip ettiğini gösteren en güçlü örneklerden biri. Ve bunu yaparken
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022101.8k okunma
Reklam
384 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Rivayet odur ki Konstantiniyye'de, Ayasofyanin en müstesna yerinde mündemiç "Meryem Ana, İsa ve Havarileri" tasvirli değerli bir tablo arzı endam ediyordu.Tablo Hristiyan dünyasının , bilhassa Doğu Hristiyanlığının asırlardır devam edegelen kutsal bir sırrını taşıyordu .O sır söyle ifade edilmişti:" Bu tablo bulunduğu şehrin
İnsiyak
İnsiyakMehmet Durmaz · Otantik Kitap · 2021169 okunma
Ramazan başlamıştı. Önce sokaktan geçen erkeklerin ve çocukların ellerinde bir yandan öbür yana salladıkları fenerler, odanın perdelerinde ışıktan yarım daireler çizerek geçiyorlardı. Sonra sahura kaldıran davul… O günlerde İstanbul’un bu kısmı sadece eski ve geniş saçaklı ahşap evler ile dolu idi. Sütnine elimi yakaladı ve beni camiye götürdü. Sokaklar, yüzü peçeli gençler, renk renk çarşaflı kadınlar, ellerinde tespih çeken erkeklerle dolu idi. Her cami avlusu, renkli ve değerli taşlardan yapılmış tespihler, çubuk, sigara ağızlıkları, kuruyemiş, baharat ve akla gelmeyen şeylerle dolu idi. O evde, Ramazan gecelerinde Ahmet ağa beni Karagöz’e de götürürdü. Üsküdar çarşısında büyük bir kahvede oynarlardı. Sokakları kalabalık kız erkek alay alay çocuk hatta büyükler kahvenin bahçesine dalarlardı. Sinekli Bakkal’daki kız Tevfik bu akşamların bende bıraktığı intibahtan bir hayli şey almıştır. Kahveye seyirciler için birer iskele konur, orta yerde küçük beyaz bir perde, üstünde acayip bir ejderha resmi dolaşır arkasında esrarlı bir vızıltı işitilir. Küçük seyirciler ayaklarını yere vurarak “Başlar mısın, başlayalım mı?” diye bağırır dururlardı. Nihayet teflerin çalınması ve perde arkasından gelen bir şarkı seyirci alayını teskin eder ve sonra da oyun başlardı.
1015 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
Uzun yıllar boyunca devam eden bir miras davası merkezinde gelişen olaylar zincirini ele alıyor “Kasvetli Ev”. Olaylar zinciri derken abarttığımı sanmayın; Dickens hikayesini 1850ler İngiltere’sindeki sosyal yapıyı ve özellikle hukuk sistemini eleştirir şekilde kurgularken, 50den fazla karakterini de bir şekilde birbirine bağlı -hatta iteleyerek-
Kasvetli Ev (2 Cilt Takım)
Kasvetli Ev (2 Cilt Takım)Charles Dickens · Yapı Kredi Yayınları · 2021289 okunma
504 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
HOMEROS'UN DEHASI: ODYSSEIA DESTANININ ARKA PLANINDAKİ BİLİM
Batı edebiyatının en eski eserlerinden biri olan Homeros'un Odysseia'sı Yunan kahraman Odysseus'un Truva Savaşı'ndan sonra on yıl süren eve dönüş yolculuğu esnasındaki maceralarını anlatır. Bazı bölümler gerçek olaylara dayansa da, garip canavarlar, korkutucu devler ve güçlü büyücülerle karşılaşmaların tamamen kurgu olduğu düşünülmektedir. Ancak
Odysseia
OdysseiaHomeros · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20185.4k okunma
Reklam
177 syf.
10/10 puan verdi
"Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl, İpekli mallarını kimseye göstermeden, Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl, Ömrüm öyle esrarlı geçecek ses vermeden. Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika, Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek. Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka, Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek!" Cahit
Bir de Simit Ağacı Olaydı
Bir de Simit Ağacı OlaydıOktay Akbal · Cem Yayınevi · 199026 okunma
Galip sabahları işe gider, akşamları dolmuşlarda, otobüslerde karanlık yüzlü, kimliksiz dönüş kalabalığı içersinde sahipsiz dirsekler ve bacaklarla boğuşarak eve dönerdi. Gün boyunca, her seferinde Rüya'nın dudak büktüğü bahaneler bulup yazıhaneden eve bir iki kere telefon eder, akşam evin sıcaklığına döndüğünde küllüklerdeki sigaraların sayısından ve cinsinden, eşyaların, nesnelerin duruşundan ve eve girmiş bir yenisinden, yüzünün teninden Rüya'nın o gün ne yaptığını pek de fazla yanılmadan, aşağı yukarı, çıkarırdı. Ya aşın bir mutluluk anında (bir istisna) ya da aşırı bir kuşku anında, dün akşam yapmayı kurduğu gibi, Batılı filmlerindeki kocaları taklit ederek, karısına o gün evde ne yaptığını, ne yaptığını, açıkça soracak olsa, Batılı ya da Doğulu hiçbir filmde açıkça anlatılmayan belirsiz ve kaygan bir bölgeye girmenin huzursuzluğunu duyarlardı ikisi de. İstatistiklerin ve bürokratik sınıflamaların 'ev kadını' diye adlandırdığı o anonim kişinin, (Galip'in Rüya'ya hiçbir zaman benzetemediği o deterjanlı ve çocuklu kadının) hayatında böyle gizli, esrarlı ve kaygan bir bölge olduğunu Galip, evlendikten sonra keşfetmişti.
Çocukluk BuKitabı okudu
227 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.