Kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla
Ağlayanlardan olmak dururken, üstelik ağlatanlardan olmak reva mı?
Kaatil - Ben sineğe bile kıyamam! Mecbur kaldım da öldürdüm... Reis Bey - Nasıl öldürürsün? Göz! Renk renk dünyaları, en yakın zerreyi, en uzak yıldızı gören göz... Onu nasıl toprak doldurursun? Kalb dediğimiz, bütün gücümüzü veren esrarlı tulumbayı nasıl kırar, parçalarsın? Bunları yapmayı bırak bir tarafa; bunları yapmak imkanı var diye nasıl döğünmez, yırtınmaz, tepinmezsin? Gelin çocuklar, kumar masasına dizilip hep beraber ağlayalım!.. Sebep mi istiyorsunuz? Çok!.. Gündüzün bitişinde gece, düzlüğün yanında uçurum var diye... Gençliğin ötesinde ihtiyarlık, kavuşmanın berisinde ayrılık, ekmeğin ucunda açlık var diye katıla katıla ağlayalım!.. Çocuklar; dünya bir gözyaşı evinden başka ne olabilir? Ağlayanlardan olmak dururken, üstelik ağlatanlardan olmak reva mı?
Reklam
Kaldırımlar’daki değişiklikler Şiir, Hayat dergisinde yayınlandıktan sonra şairin Kaldırımlar (1928), Ben ve Ötesi (1932), Sonsuzluk Kervanı (1955) ve Çile (1962) adlı kitaplarında da yer aldı. Aşağıda yazılış farklılıklarını bulabilirsiniz. Kaldırımlar Yakup Kadri'ye Sokaklayım, kimsesiz bir sokak ortasında,; Yürüyorum, arkama bakmadan
Ne yazık ki kısa bir süre sonra kendisi de kumara alışarak aynı duruma düşecek ve etkilendiği esrarlı bacaları Kaldırımlar’a taşıyacaktır: Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık, Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. Kendi kendine acımak için kumar oynamaya devam ettiğini söyleyen Necip Fazıl, 1924-25 yılları boyunca öğrenimini sürdürmesi gereken Sorbon Üniversitesi’ne nendeyse hiç uğramamıştır. Bir gün Berlin’den gelen öğrenci müfettişi, tahsisatının kesildiğini bildirerek son aylığını ve dönüş parasını kendisine verir. Bu yüklü tutarı tek elde kaybeder o gece. Otele dönüşünü anlatışında da Kaldırımlar'ın ilk imajları vardır: "Pırıl pırıl cadde, Paris kaynıyor... O , Genç Şair, şehrin kapkara çatıları, esrarlı bacaları ve her ân göz kırpan ışıkları ortasında, kaybolmuş bir çocuk gibi kimsesiz ve on parasız... Ve ‘Işık Beldesi' diye anılan Paris'te, hiçbir yerden hiçbir ümit kıvılcımı göstermez bir karanlıkta... Gözleri kaldırımlarda, ‘Kaldırımlar’ şiirini içinde biriktire biriktire saatlerce, yayan, oteline gitti.
Eserin yazılış hikâyesi ve ilk temsili hakkında...
Bir gün piyesin öyle patlayıcı bir noktasına geldim ki, Beylerbeyi’ndeki yalıda, 1934 yılındaki büyük buhranımın başında geçirdiğim hâllere düşer gibi oldum. Hemen atıma atladım ve dağlara sürdüm. Şatosunun korusunda, at sırtında ölümden kaçmaya kalkışan (Tolstoy)u hatırladım. Ama ben, ölümden değil, yine beynimi burgulamaya gelen sabit
Sayfa 151 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARIKitabı okudu
II Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor: Girdim ki içeriye,
Reklam
330 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.